Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Talan ve yağmanın trajik sonu

24 Mayıs 2018 Perşembe

Konu sadece doların artışı, Türk Lirası’nın değer yitirişi değildir...
Sorun, zaten dışa bağımlı olan ekonominin, içte de, yağma ve talan için bilinçli olarak çökertilmesi sonunda, kaynak (finansman) sıkıntısının başlamış olmasıdır.

***

Geniş kitleleri yoksullaştıran ama yönetici oligarşiyi zenginleştiren yağma ve talan ekonomisi beş biçimde finanse edildi:
1) Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yatırımlarla üretilmiş olan değerler satıldı.
2) Kentsel rant için toprak yağması yapıldı.
3) İhale yasası 187 ayda 186 kez değiştirildi. İstenilen firmalara istenilen (çoğu da inşaata dayalı verimsiz) yatırımlar, istenilen koşullarla verildi.
4) Vergiler arttırıldı.
5) Borçlanıldı. Üstelik üçüncü havalimanı, üçüncü köprü gibi büyük yatırımlar, kaynak yetersizliğinden dolayı çok yüksek bedellerle ve hazine garantisi verilerek finanse edildi. Kanal İstanbul projesi başlatıldı.
Bu yağma ve talan süreci sonunda, tarım sektörü geriledi, çiftçi yoksullaştı, Türkiye saman bile ithal eder hale geldi.
Sanayi sektörü yüksek teknolojik katma değer üretimine yönelemedi, üretim ve verimlilik artışı sağlanamadı; ihracatın neredeyse yüzde 80’i ithalata dayalı hale geldi.
Ekonomik hayat sadece inşaat sektörünün öncülüğüyle döndürülmeye çalışıldı.
Sonunda, satılacak mal ve hizmet, alınacak vergi, kullanılacak kredi sınırlarına ulaşıldı.
İşte bugünkü doların artışı, bu sınırlara ulaşılmasından dolayı, talan ve soygunun finansmanı için bulunacak kaynakların çok pahalılaşmasından kaynaklanmaktadır.

***

Çok kısaca söylemek gerekirse, artık satacak mal ve hizmetiniz kalmadığından, talanı sürdürmek için, ya vergi arttıracaksınız, ya da yüksek faizle borç alacaksınız.
Ya da para basıp, devalüasyon yapıp, yüksek enflasyonla, bütün toplumu yoksullaştırıp, milletin cebindeki parayı kendi cebinize aktarmaya devam edeceksiniz.
İşte dolar bu nedenlerle yükseldi, yükseliyor.

***

Bu krizin ilacı, ekonomik karar alma mekanizmalarını, ülkeyi talan eden ve artık tek kişiye indirgenmiş olan küçük bir oligarşik azınlığın elinden alıp demokratik olarak belirlenmiş bir “ortak aklın” denetime vermektir...
Bunun yolu da demokratik kurum ve kuralların sadece temel hak ve özgürlükler ve eğitim alanında değil, ekonomi konusunda da devreye girmesidir.
Nitekim dün, Kemal Kılıçdaroğlu “Doların, dövizin ilacı demokrasidir, demokrasi olmadıkça dolar düşmez”, Muharrem İnce “Polisiye tedbirlerle ekonomi düzelmez. Hukukla, bağımsız yargıyla ekonomi düzelir” derken bu gerçeği dile getirmişlerdir.
DİREN HUKUK DEVLETİ...
DİREN DEMOKRASİ!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları