Tarihe not düşmet için - 49
Süleymancılar, Nurcular, Kadiriler, Nakşiler hangi siyasal partiyi destekliyor; Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz, ‘tarikat gücü’nü yanlarına çekmek için hangi yöntemleri deniyor?
Antalya yöresindeki Süleymancılar, DYP ve ANAP’a pek sıcak bakmayıp Fazilet’e göz kırpıyor, 1995 seçimlerinde olduğu gibi; Denizli, Isparta, Burdur’da tam bir bölünmüşlük var. Süleymancılar ve Nurcular arasında; Karadeniz’de ise ANAP  Fazilet çekişmesinde Nakşi oyların bölüşümü giderek kızışıyor...
Acaba kendi içlerinde bölünmüşlüğü yaşayan ‘Nurcular’dan Yeni Asyacılarla Fethullahçılar ne yapıyor?
Mehmet Kutlular’ın lideri olduğu Yeni Asyacılar DYP’nin yanında yer alırken dün ilginç bir manşet dikkati çekiyordu:
“Orduya yakışmıyor...”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden YAŞ kararıyla ihraç edilen astsubay Halil Gülderen’in açıklamasını manşetine taşıyan gazete bakın ne diyordu:
“Eşi başörtülü olan subay ve astsubayların ‘Ya eşinin başını aç ya boşan; aksi halde ordudan atılırsın’ şeklinde ikaz ve tehdit edilmesi, milletimizin büyük ekseriyetini üzüyor ve rencide ediyor...”
Astsubay Halil Gülderen kim?
Nurcu!..
Gazetenin başyazısında Başbakan Bülent Ecevit’e uyarılarda bulunuluyor; eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ‘zulümcübaşı’ olarak değerlendiriliyor...
Fethullahçıların gazetesi Zaman ise şu manşetle Ecevit’i hem okşuyor hem de çimdikliyor:
“Partizanlık yok!”

***

‘Ölüm Orucu’nda olduğunu açıklayan Bahçelievler katliamı sanığı Haluk Kırcı’nın hangi tarikat şeyhiyle ilişkisi vardır, kaçak olduğu sürede Orta Asya cumhuriyetlerinde hangi ülkede saklandı?
Haluk Kırcı, poliste ifade vermedi!..
Radikal’den Tuncay Özkan dünkü köşe yazısında önemli bir olayın altını çiziyordu:
“Haluk Kırcı, sorgusunda Kemal Türkler cinayetini anlatmış...
Bence Doğan Öz cinayetiyle ilgili bildiklerini de anlatmalı...
Tarık Ümit cinayetini de...
Yeşil’i de anlatmalı...
Ömer Lütfü Topal’ı da...
Susurluk Mercedesi’nde yolları kesişen adları da...”
Bu isimlere Cevat Yurdakul ile Ümit Kaftancıoğlu’nu da ekleyebiliriz...
Haluk Kırcı, bildiğimiz kadarıyla konuşmuyor, susuyor...
Belki dün sabah çıkarıldığı DGM’de savcıya bir şeyler anlattı; kendini aklama yolunu seçti...
Bence Doğan Öz cinayeti bizlere ‘kanlı olaylar’ın ipucunu verebilir, yirmi yıl sonra kanıtları yok edilen katliamların dünden bugüne gelen süreçteki gelişimini aktarabilir...
DSP’li Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Prof. Dr. Ziya Aktaş dünkü yazımızla ilgili bir açıklama gönderdi. Aktaş’ın Doğan Öz cinayetinin en önemli tanığı olduğunu yazmış. ABD’ye giderek ifade vermekten kaçtığını anımsatmıştık.
Şöyle diyor Aktaş:
“Üzgünüm, çünkü sürekli haksızlık yapıyorsunuz. Ben o cinayet günü vatandaşlık bilinci ile davranarak şahitlik yapmayı kabul eden iki kişiden biriydim. O sırada orada bulunan onlarca kişi, gözleri önünde cereyan eden olayı görmediklerini söyleyebildiler. Şahitliğim sırasında emniyet görevlilerine her türlü yardım ve katkıyı yaptım. Sıkıyönetim mahkemesindeki duruşmaya dahi katıldım.
İdam talebiyle yargılanan kişinin politik görüşleri benimkine taban tabana zıt idi. Ama o kişinin o cinayeti işlediğine kani değildim. Bugün de aynı kanıdayım. Ben ABD’ye cinayetten üç yıl sonra ODTÜ’den izinli olarak gittim. Gerek ABD’de gerek dönüşümden sonra kimse bana bir şey sormadı. Yaşamım boyunca da bir görevden kaçmadım.”

***

Siyaset, tarikat, çete, faili meçhul, kara para...
Türkiye bir süreçten geçiyor...
Başbakan Bülent Ecevit üç aylık iktidar olmanın verdiği rahatlıkla ‘temiz toplum’ diyebilecek mi?
Bakın, Haluk Kırcı poliste konuşmuyor, konuşturulamıyor!..
Dışarıdaki güç hâlâ etkili polis örgütünde...
DYP lideri Tansu Çiller, Ecevit’e hangi koşullarda destek vereceğini şöyle açıklamıştı:
“Hikmet Uluğbay’ı başka bakanlığa verirseniz, güvenoyu tamamdır...”
Ecevit, Çiller’e “Evet” dedi...
Bugün Milli Eğitim Bakanlığı tarikatların güdümünde değil mi?
Yeni Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, okulları kuşatan tarikat çemberini kırabilecek mi?
ANAP ve DYP tarikatlardan oy hesabı yaptığı sürece zor kırılır o çember, zor!..
Bu yazı 14.1.1999 tarihinde yayımlanmıştır.