Çiğdem Toker

IMF yolsuzluğun şiddetini ölçecek

24 Nisan 2018 Salı

CHP’nin İYİ Parti hamlesi, siyasette eylemsellik ile süreç yönetiminin, toplumların kaderinde oynadığı yaşamsal rolü bir kez daha vurguladı. Ankara’da siyaset denkleminin sil baştan değiştiği 22 Nisan 2018’de, Washington’da da Türkiye’yi ilgilendiren bir gelişme yaşandı. Geleneksel İlkbahar Toplantıları dolayısıyla zaten hareketli günler geçiren IMF, bir süredir üzerinde çalıştığı “yolsuzlukla mücadele” konulu Politika Belgesi’ni duyurdu. 61 sayfalık yeni politika belgesinde IMF; yolsuzlukla mücadeleye daha özel ve bugüne kadar olduğundan daha geniş odaklanılması zamanının geldiğini anons ediyor.

Yolsuzlukla Mücadele Politika Belgesi, küresel sermaye ilişkileri sürecinde yeni bir döneme girdiğimizi ve aynı zamanda IMF’nin de üye ülkelerle ilişkilerini ve ilişki süreçlerini farklı bir zemine taşıyacağını haber veriyor. IMF Başkanı Christine Lagard, belgenin duyurulduğu günün içinde “Yolsuzluğu Frenleyerek Güven İnşası” konulu panelde konuştu. Ve IMF blogunda, ne yapmak istediklerini anlatan bir makale yayımladı. Lagarde, özellikle son birkaç yıldır kamuda artan bir güvensizlik yaşandığını, bunu besleyen en önemli faktörün de “gelirleri zayıflatıp kamu harcamalarının verimsizliğini azaltan” yolsuzluk olduğunu söylüyor. Makalede dikkat çeken diğer ifade ise şu:

“Yolsuzlukla elde edilen fonlar, genellikle ülke dışında, çoğunlukla büyük başkentlerin finans sektörlerinde saklanır. Yurtiçindeki ‘temiz eller’in, yurtdışında ‘kirli eller’e dönüşmesi epeyce olası bir durumdur.”

Yolsuzluk büyümeyi baltalıyor

IMF’nin politika belgesi, yolsuzluğun “yönetişim zayıflıklarından” kaynaklandığı tezine dayanıyor. Bu yanıyla belge aslında “ilk” değil; 1997’de çıkarılan ilk “rehber”in genişletilerek gözden geçirilmiş hali olduğu belirtiliyor. Ancak Başkan Lagarde makalesinde bir özeleştiri yaparak şöyle demiş: “İlkeler isabetli olsa da uygulamamız çok düzenli olmadı. Benzer eylemleri üyelere aynı standartta uygulamadık. Analizlerimiz de çoğu kez açıklıktan yoksundu.”

IMF’nin yenilenmiş politika belgesi,“ Yolsuzluk ekonomik büyümeyi baltalar” olgusundan hareket ediyor. Yolsuzluk artışı ile hükümetlerin vergi toplama becerilerinin zayıflaması, büyümenin düşüşü, yatırımların azalması arasındaki bağlar irdeleniyor. Lagarde bu durumu “Sağlık, eğitim ve yenilenebilir enerji alanında yapılabilecek değerli potansiyel yatırımları, kısa vadeli getirilerle boşa harcanan projelere yönelttiği” diye açıklıyor.

Saha çalışmaları

IMF Politika Belgesi’nde yolsuzlukbüyüme ilişkisine dair saha üzerinden derlenmiş uzman çalışmalarına yer verilmiş. Uluslararası alanda referans olarak alınan, yolsuzluk endeksleri ile kişi başına milli gelir alanındaki gelişmeler arasındaki ilişki sayısal verilerle ortaya konuluyor. Uzmanlar, bu çalışmaları ekonometri yaklaşımlarını kullanarak, makro veriler üzerinden gerçekleştirmiş. Söz konusu çalışmalarda, (x) üye ülkesinin yolsuzluk endeksinde aşağıya doğru kaç puan kaydığında, o ülkedeki kişi başına düşen milli gelirde ne kadar düşüşe yol açtığı hesaplanabiliyor.

Nasıl uygulanacak

IMF’nin yeni dönemde yolsuzluğu doğuran süreçlerle ilgili olarak, üye ülke hükümetlerine rehberlik misyonu üstlendiği anlaşılıyor. Bu amaçla da hükümetlerin ekonomik performanslarına doğrudan etki eden “yönetim işlevlerini” yeniden tanımlayacak. (Yolsuzluk bulgularına dönük çalışmaların, “4. madde konsültasyonu” olarak bilinen her üye ülkeye yapılan yıllık değerlendirme gözetim çalışmasına eklemlenmesi bekleniyor.)

IMF, bu yeni süreçteki çalışma çerçevesi ve yöntemlerini şöyle çiziyor:

- Yolsuzluğun şiddeti ölçülecek: Bunun için de geniş bir “gösterge seti”ne bakılacak: Mali yönetim (vergi toplayan ve harcamacı kurumlar), bütçeyle ilgili diğer kuruluşların kalitesi, finansal sektör gözetiminin sağlamlığı; merkez bankalarının bütünlüğü; piyasa düzenlemesinin şeffaflığı ve tarafsızlığı; hukukun üstünlüğünün işleyip işlemediği (tabii burada özellikle sözleşmenin uygulanmasının öngörülebilirliği vurgusunu yapmış IMF, insan haklarıyla ilgilenecek hali yok!) kara para aklama ve terörizm finansmanı ile mücadele için çerçevelerin yeterliliği.

- Fon değerlendirmesi: Saptanan yönetimsel zayıflıkların ekonomik etkilerini IMF yönetimi değerlendirecek. Bu aşamada, yolsuzlukla ilgili saptanan “yönetimsel açıklar”ın IMF fonlarından yararlanmak konusunda bir “koşul” olup olmayacağı değerlendirilecek.

- Ülkeye özel politika önerisi: “Yolsuzluk fay hatlarının” ekonomik etkisi değerlendirilecek. Sonrasında “ülkeye özel” politika önerileri sunulacak. Bu sürecin, IMF’nin “ödünç verme” olarak nitelediği farklı isim ve koşullar altındaki kredi programlarını da etkileyeceği biraz kapalı ifadelerle de olsa kayda geçiyor. Raporda, üye ülkelere uygulanan kredi programları değerlendirilirken; o ülkede yolsuzluk şiddetini ölçmeye dönük çalışmadaki bulguların, ekonomik reformların uygulanmasını nasıl etkilediğine bakılacağı belirtiliyor.

Ülkeye özel politika önerilirken, bu önerilerin “içişlerine karışmama” olarak değerlendirmeye yol açmayacak biçimde yapılacağı, bu konuya özel bir özen gösterileceği yine raporda yer alıyor.

IMF yönetimi yolsuzlukla mücadele alanında üye ülkelere vereceği gözetim/ destek programı için bütçe ayırmayı kabul etti. Yeni “misyon”u, Fon içinde uzmanlaşmış özel bir Çalışma Grubu üstlenecek.

‘Enformel’ toplantılar

Bu arada yolsuzlukla mücadelenin ne kadar şeffaf, ne kadar gerekli olduğunun sayfalarca anlatıldığı IMF’nin politika belgesinin satır aralarında bir ifade dikkat çekiyor: “Yönetim ile yapılan resmi olmayan görüşmeler.” Raporda, hangi ülkelerden ve hangi düzeylerde olduğu belirtilmeden, bu enformel görüşmelerin de dikkate alındığı vurgulanmış. Özellikle 23 Şubat 2018 tarihli gayriresmi oturum ve enformel oturumdan önce bir dizi ikili ve grup tartışmasının yer aldığı kaydediliyor. Anlaşılan o ki, IMF yolsuzlukla mücadelede şeffaflığı ne kadar öne çıkarırsa çıkarsın, üye ülkelerde meydana gelmiş/gelecek bazı yolsuzluk vakalarını, “enformel” bir başlık ve hat altında değerlendiriyor. Şüphe yok ki bu özel paragraf, insanda “enformel” oturumlara kimlerin katıldığına dair soru işaretleri doğuruyor.

-------

Özgürlüğe dair: Cumhuriyet davasında bugün başlayacak duruşmada 541 gündür tutuklu olan Akın Atalay ve yargılanan bütün arkadaşlarımıza özgürlük diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları