Öztin Akgüç

Ekonomik Sistemimiz: Keyfi Sömürü Düzeni

18 Temmuz 2014 Cuma

Ekonomik sistem denildiğinde genellikle piyasa ekonomisinden, serbest rekabet düzeninden, bunun karşıtı merkezi planlı ekonomiden, kamu için planlı, özel kesim için piyasa koşullarının geçerli olduğu karma ekonomiden ve bu türün çeşitlemelerinden söz edilir. Bizde AKP, daha doğrusu Sayın RTE döneminde ekonomik uygulamaları hangi ekonomik sisteme sokacağız? Sözde piyasa ekonomisi denilecek, ama serbest piyasa koşulları geçerli mi, hangi kararlar piyasada alınıyor, belirleniyor? Yanıt olumsuz.
Bizde kararlar tek kişi tarafından ya doğrudan veriliyor ya da dolaylı biçimde kişiye bağlı olanlarca Sayın RTE’nin talimatıyla ya da sezgiledikleri istekleri doğrultusunda alınıyor.
Düzen, örnekleri XVIII’inci yüzyıl, daha eski tarihlerde de görülen, patrimanyal sistem ile patron-yandaş ilişkisi, patronaj sistemi karışımının bir uygulaması...
Patron ve çevresinde çıkar ilişkisi veya çıkar beklentisiyle patrona bağlı, bir ideoloji ve programdan yoksun bir araya gelmiş yandaş grubu var. Eşit olmayanlar arasında patron ve yandaşları arasında kişisel ilişkilere dayanan ekonomik ve siyasal bir düzen oluşuyor. Böyle bir düzen patronaj sistemi olarak tanımlanmaktadır. Böyle sistemde gayri resmi toplumsal bir hiyerarşi oluşmakta, yazılı bir hukuk düzeninin varlığına karşın sözlü buyruklar geçerli olmaktadır.
Patron kaynakların dağıtımı konusunda egemen güçtür. Yandaşlarına, izleyicilerine iş bulma, servet edinme, servet aktarma, maddi yardım yapma, onları ekonomik açıdan koruma gibi yararlar sağlar. Yandaşlar da yalakalıkla, buyruklara boyun eğerek, siyasal destek vererek, gerektiğinde aldıklarının bir kısmını geri vererek patrona olan bağlılıklarını kanıtlarlar. Patron ile yandaşların karşılıklı olarak birbirlerine verebilecekleri şeyler vardır.
Kaynak aktarma, yeniden kaynak dağılımı keyfiliğin yanı sıra sömürüyü de beraberinde getirmektedir.
Sömürü üç şekilde gerçekleştiriliyor. İlki üretken, daha nitelikli kesimden vergi ve benzer yolla alınan kaynaklar, niteliksiz olan kesime maaş, ihale, teşvik, kredi, yardım olarak aktarılıyor. Böylece üretken kesim üretken olmayan kesim lehine sömürülüyor.
İkinci araç dış borçlanma, borçlanma yoluyla sağlanan kaynaklar yine yukarıdaki araçlarla belli kesimlere aktarılıyor. Böylece gelecek kuşakların borç yükü katlanarak artıyor. Kullanılabilir gelir düzeyleri azaltılıyor. Gelecek kuşaklar günümüzde yandaşlara kaynak aktarılmak, çıkar sağlamak için sömürülüyor, kendilerine ek yükler getiriliyor.
Üçüncü olarak, kamunun mevcut birikimleri, özelleştirme etiketi altında yandaşlara aktarılıyor; kamu yandaşa çıkar sağlama uğruna sömürülüyor, mülksüzleştiriliyor, kamu birikimleri tüketiliyor.
Keyfi sömürü düzeninin üretken ve nitelikli kesim aleyhine etkileri bir yana, ülkede tasarruflar üretken yatırımlar azalıyor, kaynak dağılımı giderek bozuluyor, üretken kesimlerin ulusal gelir içindeki payları azalıyor, ülkenin dış yükümlülükleri ve ekonominin kırılganlığı artıyor. Ancak sömürü olanakları da giderek daralıyor. Dış borçlanma sınırsız değil üretken kesimin sömürüye kaynak olabilecek katma değeri azalıyor, kamu birikimleri tüketilerek sonlandırılıyor. Ekonomik sistemimiz ve sonuçları kimlerin, niçin AKP’yi, Sayın RTE’yi desteklediklerini ortaya koyuyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları