Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkiye’de Soğuk Savaş Bitebilir mi?

16 Temmuz 2014 Çarşamba

12. cumhurbaşkanını seçme sürecini daha geniş ve geleceğe dönük bir bakışla yeni bir toplumsal mutabakat oluşturma zemini olarak da değerlendiremez miyiz?
Konuya salt muhalefet bir aday ortaya attı, bakalım ne çıkacak diye değil de, AKP’nin yarattığı fay hatlarına karşı toplumun birbirinden uzak duran kesimlerinin ortak paydalarda buluşması çabasıyla bakarsak bunu başarabiliriz.
AKP 2002 yılında bu anlamda büyük bir fırsat yakalamıştı. Başlangıç olarak pek çok kesimi de etkilemişti. Yönü AB’ye dönüktü, herkes için demokrasi diyordu, Meclis’in parmak hesabıyla yönetilmeyeceğini söylüyordu.
Yolun devamında bütün bunların tersini yaptı. Eğer başarabilseydi, bugün siyaset çok farklı bir yelpazede, geçmişteki gerilimli tartışmaların gerçekten geçmişte kaldığı bir ortamda yapılıyor olurdu.
AKP Türkiye’nin bütün temel sorunlarını aldı, çözmek için değil kullanmak için elinden geleni ardına koymadı.
Fıtratı gereği “düşmansız” yapamadığı için şimdi yıllarca beraber yürüdüklerinden, hukuksuzluklar dahil geçmişte her şeyi birlikte yaptıklarından düşman üretmeye çalışıyor.

***

AKP’nin yukarıda özetlediğimiz dönemi geride kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte sonuç ne olursa olsun yeni bir dönem başlayacaktır. Ya Erdoğan kendine ait yeni Türkiye’sini kuracaktır ya da Türkiye kendi içinde yeni bir sentez yapmanın iklimine kavuşmuş olacaktır.
Böyle bir senteze gereksinim var.
1991’de Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından buzların aniden eriyip ortalığın en çok kaynadığı bölge bizim etrafımız oldu. 20. yüzyıl boyunca Türkiye’nin etrafındaki tüm sınırlar en az bir kez, tüm rejimler de iki kez değişti. Soğuk savaş sonrasındaki değişim ise sözcüğün tam anlamıyla baş döndürücüydü. Bu sürecin başlangıcındaki en önemli değerlendirmelerden biri Berlin Duvarı’nın yıkıldığı günlerde Amerikalı stratejistin şu sözüydü:
“Bin devletli dünyaya hazır olun...”
Artık kutuplar eriyor ve küresel aktörlerin de yönlendirmeleri doğrultusunda yeni ülkeler art arda tarih sahnesine çıkıyordu.
O günlerde Türkiye de ciddi bir tartışma konusuydu; nereye evrilecekti?
Doğunun batısındaki, batının doğusundaki Türkiye bu karmaşa içinde nasıl bir yön çizecekti?
AKP dönemi bu tartışmaları daha da alevlendirdi. Gelinen noktada AKP, Türkiye’yi AB’ye sokacağım derken birbirine soktu. Ortadoğu’da ataklık yapacağım derken bataklık yarattı. Komşularla sorunları sıfırlayacağım derken Türkiye’nin tüm dünyadaki ağırlığını sıfırladı. Seçimi kazanmak için her yol mübah derken sandığa olan güveni de sarstı.

***

Çankaya seçimlerine bu anlamda daha geniş pencereden bakıp geçmişte AKP’ye oy veren kesimlerin olabildiğince geniş bir bölümünü de kapsayan bir uzlaşma aramak gerekiyor. Bunu başarabiliriz.
CHP ve MHP’nin attığı adım, siyasal olarak bir seçimliktir, ama değerlendirilebilir ve üzerine iyi bir plan kurulabilirse bu adım çok büyüktür. Aya ilk çıkan kişinin ayda attığı ilk adım için söylediği, “bir insan için küçük ama, insanlık için büyük” sözünü anımsatacak önemdedir.
Avrupa Birliği hedefi de Avrasya Birliği hedefi de Türkiye’nin önüne koyabileceği gelecek öngörüleridir. Ancak bütün bunlardan önce Anadolu’nun birliği gelmelidir. Bu yönde ilerleyebilirsek soğuk savaş sonrası Türkiye üzerine yapılan pek çok küresel plan ikinci plana düşecektir.
Böylece Türkiye, soğuk savaş döneminden köklerini sağlamlaştırarak küresel dünyadan da kopmadan çıkmış olacaktır.
Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu bu sentezin neresindedir sorusunun yanıtını da yarına bırakalım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları