Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Meryem’in öyküsü

25 Mart 2018 Pazar

Sevgili okurlarım, hapishanelerden pek çok mektup alıyorum:
FETÖ’cü olup olmadıklarını bilmediğim, belki Atatürkçü olan, belki sadece muhalif kimlik taşıyan, belki de makamında olsa beni de haksız yere yargılayıp, gözümün yaşına bakmadan hukuksuz biçimde mahkûm edecek olan savcılardan, yargıçlardan...
Terör örgütleriyle ilişkisi olup olmadığını bilemediğim, bir bölümü sadece muhalif bir sendikaya üye olduğu için işinden atılan, yargılanan, öğretmenlerden, devlet memurlarından...
Darbeye katılmadığını öne süren, emir üzerine sahaya indiğini ve durumu anlar anlamaz derhal teslim olduğunu belirten askeri personelden...
Ve yakınlarından!
Bu mektuplara burada pek yer vermiyorum...
Çünkü, “Hukuk Devleti kurulsun” diye, herhangi bir grup için değil, Türk, Kürt, dinci, laik, muhalif, muvafık, politikacı, gazeteci, sivil, asker, herkes için adalet istediğimden dolayı, sadece Hukuk Devleti’nden ve Bağımsız Adaletten yana olduğum için, bireysel olaylarda yanılma, yanıltılma olasılığım yüksek!
ByLock kararı ve ByLock’a dayalı suçlamalar gibi, yanlışlığı kanıtlanmış olayların üzerinde zaten duruyorum.
Hangi görüşten olursa olsun, doğrudan teröre bulaşmadıkça, gazeteci ve yazarların tutuklanmalarına karşı olduğumu her vesileyle belirttim.
Özellikle otobüslere doldurularak zorla sahaya götürülen emir kulu askeri öğrencilerin infaz edilmelerinin ve yargılanmalarının yanlışlığına defalarca dikkat çektim.
Bugün, bütün Cumhuriyet mensuplarının tahliye edilmelerine karşın Akın Atalay’ın, hem de kendi ayağıyla yurtdışından gelip teslim olduğu halde, Cumhuriyet ailesinden hâlâ tek tutuklu sanık olarak yargılandığını, AİHM’nin, Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında “Hak ihlali” kararı verdiğini unutmadan, tutuklu yargılananların yakınlarından birinin mektubunun giriş bölümüne yer vermek istiyorum.
“Neden bu mektup?” derseniz:
Belki bir anne ve bir eş olduğu için, belki çektikleri yüreğimi burktuğundan, belki gerçekten de önemli bir haksızlık ve hukuksuzluğa işaret ettiğinden dolayı...
Belki de samimiyetine inandığım için.
Türkçe harfleri olmayan bir klavyeyle de yazıldığı için imla hatalarıyla dolu olan bu mektubun giriş bölümünü, noktasına virgülüne dokunmadan aynıyla yayınlıyorum.
“ben meryem gulnar ılcesınden 90 dogumluyum esım mustafa 88 dogumlu ve 6 bucuk yıllık uzman erbastı bır kadının cıglıgını yazmak ıstıyorum 19 aydır esım sıncan cezaevınde 15 gunde bır goruse gıdebılmek ıcın otobusle mersının gulnar ılcesınden 30 dakıkalık gorus ıcın 8 saatlık yol gıdıyorum esım ıcın yıne gıderım ama bır kadın ne zorluklarla kurdugu evı dagıtmak 3 yasındakı ogluna baban asker suan gelemıyor demek elımde valızle göcebe hayatı yasamak ve bır hıc ugruna haın damgası yemek cok zor cunku bız haın degılız bızz yanı esım lıse mezunu askerden sonra uzman erbas oldu sozlesmelı ama kandırıldı teror saldırısı var dıye kımse ınanmıyor gormuyor bız darbecı degılız bız ne eskı nede yenı fetocuyuz bız o portlek gozlu adamla hıcbırzaman alakamız olmadı ne banka ne dersane ne okul bız bır ılcede buyumus esım sozlesmelı uzman olmusdur lutfen cıglıgımıza ses verın onca sucsuz ınsan muhepbet aldı bızde yargılanıyoruz sucsuzz yere ceza almak ıstemıyorum ne olur duyun.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları