Çiğdem Toker

13 milyar kimin cebinden çıkıyor?

20 Mart 2018 Salı

Daha, aniden iptal edilmiş, birkaç haftaya kalmadan da iptali durdurulmuş metro hatlarında ne tip pazarlıklar geçtiğini topluma doğru düzgün açıklayamamışlar.
“Ekonomik değildi” (ki, gerçekten öyleydi) gerekçesiyle iptal edilen ihaleler, nasıl olup da iki ayda ekonomik hale geldi anlatamamışlar. Bulabildikleri gerekçe, -ihale tarihi üzerinden bir yıl geçmemişken üstelik- bu hatların gecikeceği varsayımı olmuş.
Büyükşehir Belediyesi olarak, tersi yapılmalıyken, ihaledeki uzmanlarca belirlenen keşif bedellerinin yüzlerce milyon TL üzerindeki tekliflere, bundan bir yıl önce neden imza atıldığının hesabı verilmemiş.
Ve “fazla” verilmiş teklif büyüklükleri, 1.2 milyar TL’ye ulaşmış (misal; yaklaşık keşfi 2 milyar 58 milyon TL olan Çekmeköy- Sancaktepe-Sultanbeyli hattı için 2 milyar 342 milyon TL teklifin kabul edilişi).
Görevlerinin olmazsa olmaz parçası olan bu hesapları vermeyi lütfetmemişler.
Şimdi kalkıp, imzasını bir sene önce attıkları metro sözleşmeleri üzerinden, geniş geniş gülerek “en fazla oy aldığımız yerlere öncelik” diyebilme hakkını kendilerinde görebiliyorlar.

***

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın “en fazla oy aldığımız yere metro önceliği” lafı, -dini inançlardan önce ve öte- anayasaya aykırıdır. Bu ülkede belediye başkanları dini kurallara göre değil, hâlâ hukuk kurallarına göre seçilmektedir. Bu ülkede vergiler, dini kurallara göre değil, Meclis’in verdiği Bütçe Kanunu’na göre toplanmaktadır.
İktidar partisi siyasetçisi ve yöneticilerinden on altı yıldır “eşitlik” kelimesini fazla duymamış olsak da, bir belediye başkanının, “Metroda da birinci önceliğimiz, en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah” deme hakkı bulunmamaktadır.
(Sözler tam olarak şöyle: “Birinci önceliğimiz metro. Metroda da birinci önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah. Sultanbeyli ihalesi yapıldı. İnşaatı devam ediyor. İnşallah bu yıl içinde de Vezneciler - Arnavutköy ihalesini yaparız.”)

Metro finansmanı nasıl?
Bunun kadar önemli bir diğer mesele; istifa ettirilmiş Kadir Topbaş’ın giderken “borçsuz bıraktık” dediği, ancak o daha bunu derken 2017 bütçesinde 4.6 milyar TL borçlanma yazan İBB’nin, metro yatırım finansmanını nasıl sağlayacağıdır.
Meraklısı, Topbaş döneminde İBB’nin 925 milyon Avro borçlanma yetkisi aldığını hatırlar. Şimdi de aynı İBB’nin yatırım ve hizmet faaliyetleri için 1.5 milyar TL borçlanacağını okuyoruz.
Her ne kadar Mevlüt Uysal, bu yılın başında raylı sistem yatırımlarına bütçeden 6 milyar TL ayrıldığını açıklamasa da, metro konusunda İBB’ce yanıtlanması gereken birkaç temel soru vardır. Bunların başında beş metro hattı ihalesinde yaklaşık 1.2 milyar TL keşif bedeli üzerindeki tutarların, müteahhit şirketlere ödenip ödenmeyeceği gelmektedir.
(Bir yıl önceki ihalelerde beş hattı üstlenen firma: Makyol-Astur-İçtaş-Kalyon, Gülermak-Nurol, Doğuş-Özaltın-Yapı Merkezi, Alsim-Alarko-Cengiz, Özgün Yapı-Söğüt-Şenbay, Makyol-Astur-İçtaş.)
İkinci olarak geçen yıl yetkisi alınan 925 milyon Avro borçlanmanın gerçekleşip gerçekleşmediği ve en nihayet de son 1.5 milyar TL borcun kaynakları.
Bu soruların cevabı, geçen yılın fiyatlarıyla sözleşme büyüklüğü yaklaşık 13 milyar TL olan metro yatırım bedelleri; aralarında HDP’nin, CHP’nin, MHP’nin, SP’nin olduğu farklı partilere oy vermiş bu ülkenin bütün yurttaşlarının vergilerinden ödeneceği için önemlidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları