Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Akın Atalay’ı beklerken

16 Mart 2018 Cuma

Cumhuriyet mensuplarının 9 Mart tarihli son duruşmasında, içerde son kalan 3 kişiden, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ı tahliye eden, Akın Atalay’ın tutuklu yargılanmasının devamına karar veren mahkemenin başkanı bu kararları ilginç sözlerle açıklamıştı:
Ahmet Şık hakkındaki karar için,
“Ahmet Şık’ın annesi ermişmiş, onu üzmeyelim” demişti.
Murat Sabuncu ile ilgili kararını tebliğ ederken de “Boğazı görmek istiyormuş görsün” ifadelerini kullanmıştı.
Tutukluluğa devam kararı verdiği Akın Atalay’a hitaben, “Gemiyi en son kaptanlar terk eder” demişti.
Aynı başkan dava hakkında da şu görüşleri ileri sürmüştü:
“Bugüne kadar elde edilemeyen dijital delillerin açılan davanın niteliği çerçevesinde beklenilmesinden vazgeçilmesine karar verdik. Açılan davanın mahiyeti klasik örgüt üyeliği davası değildir, bulmayı umduklarımız ilişkiler değildir. Bu nedenle bu evrakların beklenilmesinden vazgeçtik.”
Bu bilgilerin ışığında, Murat Sabuncu ile Ahmet Şık tahliye edilirken, Akın Atalay’ın içerde tutulmasının gerekçesi, objektif hukuk ölçütlerinden çok, sübjektif değerlendirmelere dayalı gibi görünüyordu.
Bu nedenle, kamuoyu, “Gemi kaptanı olduğu gerekçesiyle” arkadaşlarından bir hafta daha uzun süre hapiste tutularak fazladan cezalandırılan, tutuklanacağını bilerek Türkiye’ye dönmüş olan Akın Atalay’ın da, bugün yapılan duruşmada salıverilmesini bekliyor.

***

Bu vesileyle ben Akın Atalay’ın savunmasından bir bölümü daha değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Bugün yaklaşık dokuz aydır hapiste tutulan bizlerin selefi onlarca gazeteci büyüğümüzün, bu gazetenin ve Türk basın tarihinin geçmişinde önemli yerleri olmuştur.
Onları nasıl unuturuz?
Bu gazete bugün olduğu gibi geçmişte de siyasi iktidarların hışmına, tehdit ve baskılarına, ambargosuna ve zulmüne maruz kalmıştır.
O iktidar sahiplerinin, zulmedenlerin hepsi tarih olmuştur. Ama bu gazete halen dimdik ayaktadır.
Cumhuriyet gazetesi gibi onurlu ve zengin bir tarihsel mirasın sahibi ve taşıyıcısı olan bir kurumun direncinin kırılabileceğini, korku ve baskıya boyun eğeceğini, gazetecilikten ödün vereceğini düşünenler varsa, yanılıyorlar.
Bizlerin pes edeceğimizi düşünenlere diyeceğimiz şudur:
Son nefesimizi verinceye kadar gazetecilik mesleğine, mesleğin etik ilkelerine, temsil ettiğimiz kurumun haklı saygınlığına, onurlu geçmişine asla leke sürdürmeyecek, görevimizi tamamlayana dek dik duracak, pes etmeyecek, boyun eğmeyeceğiz.

***

Bugün Akın Atalay’ın da özgürlüğüne kavuşması dileğiyle:
DİREN HUKUK...
DİREN ADALET...
DİREN DEMOKRASİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları