Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kılık değiştirenler

17 Şubat 2018 Cumartesi

Yazar Özdemir İnce, geçtiğimiz günlerde kendi sitesinde yayımladığı bir yazısında, Uğur Mumcu’nun “dönek liboş” diye nitelediği canlı türünün özelliklerini sıralıyordu:
“Bir grup insan sol siyasal sahneye muhtelif zamanlarda hep öncü olarak çıktılar, bir süre orada kaldılar, ardından sahneden ayrılmadan ve bir gerekçe göstermeden, sahne üzerinde ve herkesin gözleri önünde kılık değiştirerek yeni bir ‘öncü’ rolünü oynamayı sürdürdüler. Asla (!) yenilmediler, hep zafer kazandılar. Marksist, Leninist, Stalinci, Trockist, Enver Hocacı, Maocu, Castrocu, Guevaracı, Althusser’ci, Filistinci, Humeynici, modern, postmodern, post-postmodern, yapısalcı, Dev-Genç’ci (ve benzerleri) İkinci Cumhuriyetçi, Birikimci, Zamancı, Tarafcı, Evet-Hayırcı, hiper ve süper liberal, antikemalist, karşıdevrimci ve Cumhuriyet düşmanı oldular; dönüşüm ve değişimlerinde (güya) hep onlar haklıydılar ve her zaman şoför mahallinde oturmak istediler. Ben bunlara ‘Ana Rahmine Haklı Düşenler’ adını taktım ve bir ara ‘Yeni Mürteciler’ de dedim.”
Gazetelerden öğrendik… Özdemir İnce’nin yazısında “yeni mürteciler” diye tanımladığı listede yer alan Murat Belge “risk” altında olduğu gerekçesiyle Türkiye’yi terk ederek İngiltere’ye yerleşmeye hazırlanıyormuş. Murat Belge biliyorsunuz, AKP sever akillerdendi bir zamanlar.
Niyazi Berkes’in yıllar önce okuduğumuz “Unutulan Yıllar” adlı kitabında, Murat Belge’nin babası Burhan Belge ile ilgili bir anıya rastlamıştık. Murat Belge’nin de kitaplarını yayımlayan İletişim Yayınları arasından çıkan kitabın (1997, 2. Baskı) 87. sayfasında Berkes, şöyle aktarıyordu anısını:
“… (Burhan Belge) bana ansızın söylediği bir söz beni yerimden zıplatmıştı. Şaka ediyor gibi bir yanı yoktu. ‘Niyazi, bilir misin, ben bir fikir orospusuyum’ dedi. Benim salaklaştığımı görünce devam etti: ‘Bir orospu kim para verirse onunla yatmaz mı? İşte ben de onlardan biriyim. Yalnız parasını aldığımız iştedir aradaki fark.’ Ne diyeceğimi şaşırdım.”

İç politika uğruna
ABD’nin Irak’ı paramparça edip bu ülkenin kuzeyinde aşiret ağası Barzani’nin Amerikan mandası kurmasına neden olan savaş için tezkereye imza atmadı mı? Attı.
O tezkere, Çorlu havaalanından tutun Afyon’a, İstanbul Boğazı’ndan tutun Konya’ya, Taşucu’ndan tutun Silopi’ye değin Türkiye’nin her yerine 70 bin ABD askerinin konuşlanmasını içermiyor muydu? İçeriyordu.
Sözde “çözüm süreci”nde, sırtlarında askeri elbiseleri, omuzlarında silahları ile PKK’lilerin, “Hasan Abi” dediği gazeteci, “akil” dediği Baskın Oran, Oral Çalışlar, Hülya Koçyiğit, Yılmaz Erdoğan ve benzerlerinin gözetiminde kentlere inmesine göz yummadı mı? Yumdu.
O PKK’liler, Güneydoğu kentlerini işgal edip hendekler kazmadı mı? Kazdı.
Barzani’nin peşmergeleri, kendi bayraklarını dalgalandıra dalgalandıra Türkiye topraklarından geçip Kobani’ye gitmediler mi? Gittiler.
PYD Kobani Kantonu Eşbaşkanı Enver Müslim, o peşmergelerin gelişinin bölgedeki Kürtlere moral verdiğini söylemedi mi? Söyledi.
Şimdi ne oluyor peki?    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları