Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Umut, demokrasi için direnmekte!

05 Ocak 2018 Cuma

Her insanın yapısı, karakteri, kişiliği farklıdır...
Kimi insan, haksız, hukuksuz, adaletsiz söylem ve eylemler kendisine doğrudan dokunmadığı sürece, bunlara dikkat bile etmez...
Sadece zarara uğradığı zaman, örneğin, aç ya da işsiz kaldığında veya suç işlemeden hapse düştüğünde olayı fark eder ve ya “bağırmaya başlar” ya da “kaderine küser” susar:
“Bağırmaya başlamak” ya da “kaderine küsmek” ve susmak da insandan insana değişir...
Genetik özellikler, toplumsal etkiler, aile, okul, arkadaş, mahalle çevresi, yaş, cinsiyet gibi faktörler, insanların haksız, hukuksuz, adaletsiz söylem ve eylemlere verdiği tepkilerin farklı olmasına yol açar.

***

Sevgili okurlarım, Din/Tarım toplumlarında insanlar vatandaş değil, kuldur, köledir ve kadercidir:
İnsanlar ancak, toplumlar endüstrileştikçe, kentleştikçe, yani bireyler özgürleşerek kulluktan vatandaşlığa dönüştükçe “kendi kaderlerine hâkim olmaya” başlarlar!
Demokrasi, kentleşme ve endüstrileşme çağında ortaya çıkan, insanların kendi kaderlerine hâkim olduğu, kendilerine hizmet edecek yöneticileri seçtiği ve seçilenlerin, başta ifade ve muhalefet özgürlüğü olmak kaydıyla, temel hak ve özgürlüklere uygun davrandıkları bir rejimdir.
Demokrasinin sorunları, sandıktan çıkan, halka hizmet için seçilen hizmetkâr/yöneticilerin, kendi ceplerini doldurduğu, muhalefet ve ifade özgürlüklerini sınırladığı ve kısıtladığı, özetle halka hizmet etmek yerine zulmettiği, iktidarların yozlaştığı durumlarda ortaya çıkar!
Demokratik rejim, iktidar yozlaşmasını önlemek için periyodik, şeffaf ve adil bir seçim sistemi öngörmüştür.
Ama ne yazık ki, yoz hizmetkâr/yöneticiler ellerindeki iktidarı kullanarak, bu seçim sistemini de bozarlar.
Seçilmiş iktidarların yozlaşmalarını engellemek için, Hitler örneğini yaşamış olan insanlık, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anayasa Mahkemeleri düzenini devreye sokmuştur.
Peki, Anayasa Mahkemesi de devre dışı bırakılırsa Demokrasi kendini nasıl koruyabilir?
Böyle durumlarda Demokrasiyi, ancak seçmen, demokratik olarak direnerek koruyacaktır!

***

Başta da belirttim; herkesin haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik karşısındaki tutum ve davranışları farklıdır:
Kimisi anayasal ifade ve muhalefet hakkını sokak ve meydan gösterileriyle kullanır...
Kimisi eğitime ve örgütlenmeye önem verir...
Kimisi bildiri imzalar...
Kimisi tek başına pasif olarak direnir.

***

Herkesin “günlük yaşamın normal akışı içinde” yapabileceği çok basit direniş biçimleri de vardır:
(Unutmayalım, George Orwell’in dediği gibi Evrensel yalan çağında gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir!”)
Her durumda ve her vesileyle, kendisinin ve ailesinin kültürünü, yaşam biçimini korumak ve savunmak...
Doğruluğu, dürüstlüğü, demokratlığı, ifade ve muhalefet özgürlüğünü başta medya olmak üzere herkes için en doğal hak olarak savunmak...
Çocuklarını demokrat olarak yetiştirmek...
Temel insan hak ve özgürlüklerini savunan kişilere, örgütlere, partilere, maddi manevi destek olmak...
İktidar tetikçisi olmayan demokrat gazeteleri, dergileri satın almak, okumak...
İktidar borazanı olmayan televizyon kanallarını seyretmek, radyoları dinlemek, bunlara maddi ve manevi destek olmak...
Ve elbette seçimlerin adil ve şeffaf olması ve zalim iktidarlara oy verilmemesi için çalışmak!

***

Sevgili okurlarım, sakın bu önerilerimi küçümsemeyin ve hafife almayın; iktidardan şikâyet edenlerden kaçı bunlara uygun davranıyor, düşünün!
Biliyorum, rehin alınmış bir Yüksek Seçim Kurulu, ve işlevsizleştirilmiş bir Anayasa Mahkemesi ile seçmenlerin demokrasiye sahip çıkması, adil ve şeffaf seçimlerin gerçekleştirilmesi çok zordur, ama imkânsız değildir:
Bu halk en imkânsız göründüğü anda bağımsızlık savaşını kazanmış ve toplumuna çağ atlatmış bir halktır...
Onu tekrar karanlığa mahkûm etmek kolay olmaz!
DİREN, DEMOKRAT AİLE...
DİREN, ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ MEDYA...
DİREN, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER...
DİREN, DEMOKRASİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları