Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Umutsuz itiraflar!

19 Aralık 2017 Salı

Bir yönetim, ülkeye hizmet etmeye, onu ileriye götürmeye değil, resmen ve alenen, bulunduğu yerden geriye götürmeye çalışır ve bunu açıkça itiraf da ederse gücünü koruyabilir mi?
Gayri meşru ve illegal yöntemlerle, kazandıklarını ilan ettikleri 16 Nisan 2017 Halkoylaması sonrası, iktidarı yitirdiğini fark eden AKP/Erdoğan yönetimi böyle bir umutsuz çaba içine girmiş görünüyor...
İç ve dış bütün desteklerini yitiren yönetim, artık Türkiye’nin “Geri kalmış bir Üçüncü Dünya Ülkesi” olduğunu ilan etmeye başladı!
Elbette, bu çaba da onları kurtaramayacak, tam tersine güçsüzleşmelerini ve gidişlerini hızlandıracaktır!

***

İtiraf 1: Eğitimi, bilimsel/teknolojik olarak geriletmek istediklerini açıklıyorlar!
Recep Tayyip Erdoğan’ın kader arkadaşı, “Ne yaptımsa onun emriyle yaptım” diyen, bir zamanların Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar eğitim stratejisini şöyle açıklamıştı:
“Bu ülke Müslüman bir ülke. Yüzde 99’u Müslüman.
Şimdi Türkiye’nin konumu itibarıyla biz icat yapamıyoruz, buluş yapamıyoruz.
Tarım ülkesiyiz biz. Ne yapacağız biz. Ara teknik eleman ülkesiyiz biz. O zaman biz çok daha iyi eğitim almak zorundayız. İnsanlarımızı çok daha iyi yetiştirmek zorundayız.”
İtiraf 2: Demokrasinin olmazsa olmaz önkoşulu niteliği taşıyan medya özgürlüğünü “Türkiye’ye özgü biçimde” algıladıklarını, ülkeyi “Üçüncü dünya ülkeleri seviyesinde” gördüklerini belirtiyorlar!
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu Türkiye’ye özgü medya özgürlüğü anlayışını şöyle açıklıyor:
“Basın özgürlüğü endeksleri, Batı merkezli kuruluşlar tarafından hazırlanmakta ve basın özgürlüğü kavramını Batı merkezli ele almakta olup, ülkelerin içinde bulundukları özgün koşulları göz ardı etmektedir.
Söz konusu endeksler gerek ideolojik gerekse metodolojik sorunlara sahiptir. Örneğin, Freedom House endeksinde ilk 20 sıra içinde yer alan Palau, St. Lucia ve Marshall Adaları gibi ülkelerin gerek medya sektörlerinin büyüklükleri gerekse bu ülkelere ilişkin sağlıklı verilerin nasıl temin edildiği ve Türkiye gibi devasa bir medya sektörüne ve çeşitliliğe sahip ülkeyle nasıl kıyaslandığı da ayrı bir soru işaretidir.
Bunun yanı sıra endeksler hazırlanırken, ülke puanlamaları ve değerlendirmelerinin sonuçlarını açığa çıkaran sorular, ilgili ülkede çalışan gazetecilerden ziyade bu kuruluşlara bağlı muhabir ağları ve basın özgürlüğü alanında faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri tarafından cevaplanmaktadır.
Söz konusu kuruluşlar, herhangi bir devletten finansal katkı almadığını beyan etmekte, çeşitli vakıflar ve bağışçıların destekleriyle finansmanlarını sağladıklarını iddia etmektedir. Ciddi büyüklükte bütçeleri yöneten bu kuruluşların endeksleri hazırlarken manipülasyona açık olup olmadıkları önemli bir sorundur.”
İtiraf 3: Muhalefetin, iktidara paralel olmasını istediklerini, Türkiye’yi siyasal/ ideolojik olarak otoriter bir yapıya götürmeyi amaçladıklarını açıklıyorlar!
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, CHP’li yöneticilerin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tutumuna bakması gerektiğini kaydediyor ve şöyle söylüyor:
“Bakın muhalefet böyle yapılır. Yeri geldiğinde partimizi, bizi, icraatlarımızı eleştirebiliyor ama mesele milli duruş olunca, mesele bir çeteyle, hain bir terör örgütüyle mücadele olunca, diğer terör örgütleriyle mücadele olunca, mesele Türkiye’nin bekası olunca çok doğru bir yerde duruyor.
Muhalefete yakışan budur. Cumhuriyet Halk Partisi’ne, ana muhalefet partisine, Sayın Kılıçdaroğlu’na da yakışan bu olmalıdır ama maalesef bunu göremiyoruz.”

***

Ülkemizi, eriştiği siyasal/ideolojik ve bilimsel/teknolojik düzeyden geri götürmek isteyen bu yönetime karşı:
DİREN ÇAĞDAŞ EĞİTİM...
DİREN İLERİ TEKNOLOJİ...
DİREN ÖZGÜR MEDYA...
DİREN BAĞIMSIZ YARGI...
DİREN MUHALEFET...
DİREN DEMOKRASİ! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları