Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkiye, Coğrafi Değişimin Kıskacında

01 Temmuz 2014 Salı

Bugün RTE Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklayacak... Yazıya nasıl girsek? Durun, bilimden yararlanalım biraz, belki ufuk açar:
Hiçbir şey birden şu anda gerçekleşmez... Bu ancak olağanüstü durumlarda söz konusu olur, mesela deprem... Ama depremin gerçekleşmesi de yüzlerce yılın bir enerji birikimi sonucudur... Veya kaza: düşer ölürsünüz! İnsanda biyolojik değişiklikler, uzun zamanların ürünüdür... Birden kanser olmazsınız! Bedeninizdeki genetik değişikliklerin dışavurumu da zaman alır. Genleri etkileyen değişimler, bazen insan ömrü boyunca, ama pek çok olayda nesiller boyu sonrası ortaya çıkar... Evrime inanmasanız da, sizi kıskacı altında tuttuğunu fark etmeseniz de, sizi veya sonraki neslinizi değiştirecektir...
Her şey yavaş yavaş olur... Ama birden görürsünüz, bilginiz ve kavrayışınız kadar ne olduğunu anlarsınız...

Toplumlar da yavaş değişir...
Toplumların, ülkelerin yaşamları da, değişimleri de öyledir. Her şey yavaş yavaş olur. Ülkelerdevletler yavaş yavaş değişir. Coğrafyalar da öyle... Savaş, birden patlamaz, yavaş yavaş birikir. Ama her şeyi müthiş değiştiricidir. Savaş, birleştirir, parçalar ve dağıtır, yok eder veya var eder. Millet yapar, ülke dağıtır.
Ülkeler ve coğrafyalarda değişimin “yasaları”, biyolojik yasalardan şüphesiz ki farklıdır! Hadi düşünelim... Mesela İskandinav ülkelerinin bugünkü koşullar sürdüğü sürece, sanki yüzyıllar boyu öyle kalacaklarmış gibi... Dünya üzerinde coğrafyalarda ve ülkelerde değişimin dinamikleri çok farklı çalışıyor.
Mesela, Ortadoğu’da çok hızlı! İnsana vayyy canına dedirtecek kadar... 10 yıl içinde, İslam ülkelerinden yeni 14 devletin çıkma olasılığının haritaları çiziliyor. ABD Suudi Arabistan’ın da parçalanması gerektiğini düşünüyor: Batı Arabistan, Vahhabistan, Güney-Kuzey ve Doğu Arabistan... Libya’dan 3+1 kent devlet... Irak ve Suriye’ye bir fıçıya atıp karıştırıyorsun, oradan 7 mezhep-etnik devlet yaratıyorsun. Teşekkür mü etsek acaba, aşiretler-kabileler temelinde yeniden bir yapılanma düşünülmüyor diye?

Haritada yokuz, fakat gerçekte ve planlarda?
Çizilen haritada Türkiye yok. Ama plandaprogramda? Ortadoğu toptan değişecek ve Türkiye bunun dışında kalacak; bu ne kadar mümkün?
Haritada yok muyuz? Varız tabii ki...
Başımızda bir köktenci Sünni lider var. Cumhurbaşkanlığı’na da da sıçrayıp daha etkin olmak niyetinde. Ortadoğu’da mezhep politikası izleyerek, Suriye+Irak’tan 7 devletçiğin oluşması sürecine fiilen müdahale etti. Aklıevvel dış politika, Ortadoğu’da bir Sünni-aks hayali kurdu. Dedi ki, Ortadoğu bizim Osmanlı artığı, tarihimizin bir parçası... Orada da İslam var, Sünni var... Bizim liderliğimizi kabul ederler..
Bu geri tepti, hem de nasıl.. Sünni-tistan, Halifelik ve Halife ilan etti bile...
Ortadoğu yeni bir köktendincilik savaşının içine sürüklendi... Din savaşlarıdır bu aynı zamanda... Oradan bir modernlik çıkar mı bilemem... Avrupa’nın 500 yıl kadar önce yaşadığı ve modern-ulus devletleri de kısmen doğuran din savaşlarını yaşıyoruz. Ortadoğu’da mezhepler birbirini kesiyor. İşe bakın! Batı deneyimlidir, tarih bilinci vardır, mezheplerin keskin varlığının, olağanüstü koşullar yaratıldığında kozalarından fışkırıp birbirlerine gireceğini bilir...
Türkiye’de Sünni devlet ve liderliği, ülkeyi psikolojik ve ruhen bölmüştür.
Aleviler, laikler, Kürtler ve Sünniler... Bu ülkenin çimentosu olan Alevilerin süreç içinde nasıl bir seyir izleyeceklerini merakla bekliyorum.

Kürt politikası, RTE için bir araç
Sünniciler, Kürt siyasal hareketi ile de oynuyor.
Kürt meselesini, ülkenin temel meselesi olduğu gerçeğini göz ardı ediyor.. Ulusal politikalarla bu soruna ortak bir çözüm arayışında bulunmuyor... Milletin çoğunluğunun kabul edeceği bir politika üzerinde kimseyle tartışmıyor.
Kürt siyasal hareketi üzerinde, seçim aracı takvimi uygulayarak, Kürt politik sürecini, kendi menfaatları için araçsallaştırıyor...
Bu, hak ve hukuk tanıyarak, birleşme-entegresyon politikası değil, ayrıştırma politikası olduğunu görmüyor. Ortadoğu’da doğmakta olan Kürdistan olgusunun ülke üzerindeki etkilerini tartışan bir siyasal iktidar ve ülke yok. Sadece konuya çıkarcılık düşüncesiyle yaklaşan bir RTE var...

RTE ile yaşamak isteyen yok
Ülkenin bütünüyle barış içinde yaşamak istiyen, tarihine ve ülkesine bağlı, gözü geleceğe, modernliğe dönük laik kesimi düşman bilen RTE, bu kesimde en fazla nefret edilen politikacı haline geldi... RTE ile yaşamak isteyen yok... Ama bu onun umurunda bile değil. Bu nasıl bir ayrımcılık ve gözü karalık?
Bennnnn varım... Bennnnn, sabırla bu ülkeyi dönüştüreceğim. Bennnn milli davayı hiç unutmammmmm...
Neymiş senin milli davan, milli görüş davan tabii ki... Modernliğe koşar adım gitmek isteyen ve geleceğin dünyasının bir parçası olmak isteyen bir ülkeden... bir din, bir Sünni mezhep ülkesi ve davası yaratmak isteyen...
Cumhurbaşkanlığı adayı, kıl payı seçilse bile, ikinci turda seçilse bile, seçilmese bile, parti içindeki gücünü ve etkisini korumak istese bile...
Her durumda kaybetmeye aday bir politik hırs var karşımızda...

***

Her şey birikir birikir, yavaş yavaş değişir... Birden bir depremin içine sürüklenirsin...
Değişen coğrafyada, sen de içeride ve dışarıda siyasal mezhepsel değiştirici bir politikanın mimarı isen, bu coğrafyanın ve bu dinamiklerin bir parçasısın...
Dinamizmin esirisin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları