Apo - RTE Kader Birliği ve AKP İçinde Savaş

29 Haziran 2014 Pazar

S i y a s e t i n o d a ğ ı n d a ş ü p h e s i z k i Cumhurbaşkanlığı bulunuyor. Kesin olan RTE’nin, “ters köşe yaparız” vb. gibi çeşitli saptırmalara karşı, Cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. RTE, partisine, hepiniz Cumhurbaşkanlığı görevini yapacak düzeydesiniz ama bunu en iyi ben yaparım ve oraya ben layığım, konuşmaları yapıyor. Gül, eşyalarını topluyor, adamlarını dağıtıyor, Köşk’ü boşaltıyor. Arınç, salı günü Başbakan’ı oraya gönderiyoruz, diyor.. gerisi lafügüzaf.
RTE, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürtlerin ikinci tur oylarını garanti altına almak için, “Çözüm Süreci”ne yönelik bir yasa tasarısını bile Meclis’e verdi. Öcalan, yasadan çok memnun! Ama yasa tasarısının aslında yeni bir şey içermediği, içinde bir kez bile Kürt adının geçmediği, Kürt oylarının RTE’ye yönelmesini sağlamayı amaçladığı konusunda yoğun şikâyetler var! Benim aylardır hiç şüphem yok... RTE, AKP’liler ve Kürtlerin Cumhurbaşkanı olarak Köşk’e çıkmayı programladı, planladı.
Bakanları, ailesi ve kendisi hakkında yoğun yolsuzluk iddiaları olan RTE Köşk’e mi çıkacak?
Tasarıdaki “Kanun kapsamında verilen görevleri yerine getirenler için sorumluluk doğmaz” maddesi anayasa ile sorunludur. Şüphesiz ki dağdan inerek normal hayata karışacaklara kapı açılmalı, garantiler verilmeli ama Turgut Kazan, bunu düzenleyen maddenin, TCK’nin 220. maddesi yerinde dururken dava açılmasını önleyemeyeceği konusunda uyarıyor... Bunları belirtmemdeki neden, RTE’nin uydurma bir tasarı ile göz boyama yaptığının altını çizmektir...
Öyle anlaşılıyor ki, İmralı’da yapılan görüşmelerde Öcalan’ın bilgisi dahilinde hazırlanmış bir tasarı.
Öcalan ile RTE hiçbir zaman bu kadar birbirlerine muhtaç olmamışlardı. “Kader” onları birbirine bağladı!.. Tasarı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri arasındaki ilişkide tek söylenecek gerçek budur! Daha çok şey göreceğiz.. Siyasi ihanetler, satışlar, bozuşmalar, kucaklaşmalar... Bekleyin...

AKP içinde savaş yeni başlıyor
AKP içinde savaş aslında yeni başlıyor; eğer RTE seçilip Köşk’e çıkarsa, AKP’nin başına ve başbakanlığa kimin geleceği, parti içinde derin bir hesaplaşma konusu olacaktır, bunun işaretlerini görüyoruz.
Burada yazdığımız gibi yıllardır azar işitip durmadan bir tür “dayak” yiyenler, RTE’den kurtulma sevincini yaşıyorlar, diyebiliriz. Bu konuyu yazmıştım, “yukarıya tekmeleyerek, kurtulma”...
Parti ve hükümet içinde ekonomi konusunda da farklı görüşler egemen... Bu ayrılık Merkez Bankası’nın para/faiz politikalarında düğümleniyor. Jöleli(!) + RTE bir kampta; Babacan, Şimşek vb. diğer kampta. RTE herhalde, finans politikalarında birlikte hareket ettiği Jöleli’yi Köşk’e taşıyacaktır... Arınç ve arkadaşları sevinçlidir, RTE’nin Köşk adaylığından. Parti başına ve başbakanlığa kimin geleceği, büyük çatışmalara konu oldu.
Arınç’ın, Dışişleri’nde büyük başarısızlığın adı Davutoğlu’nu parti içi kulisler nedeniyle uyarıcı konuşması, eskiler-yeniler tartışmasını açtı. Başbakan Başdanışmanı Y. Akdoğan herkes eşittir, diyerek Başbakan’ın görüşünü açıkladı.
Yine Başbakan’ın adamlarından yazar A. Selvi, Başbakan, kendisiyle uyumlu çalışacak güçlü bir parti ve hükümet kişisi ve kadrosu istiyor, diye yazdı. Bu “uyumlu kişi” şüphesiz ki, en azından RTE’nin kafasında, Gül değildir. Bunu Gül de bildiği için, “Bugünkü koşullarda siyaset planım yok” dedi ve hâlâ o noktada.
Burada, “güçlü” ve “uyumlu”, anahtar kelimelerdir.
Yani RTE, dün neredeyse bugün de oradadır: Köşk’ten, hem partiyi hem hükümeti yönetecek bir kişi istiyor.
Bu kimdir? Hem güçlü olacak hem de RTE ile uyumlu... Bunlar birbirleriyle çelişebilecek nitelikler olabilir. Güçlü derken, mesela “kişiliği güçlü”yü anlarsanız, RTE ile mutlaka çatışır... Partiyi zapturapt altında tutacak birisi, derseniz, o kimdir?.. Yani asıp kesecek ve her şeyi RTE’ye göre tasarımlayacak... Parti takacak mı böyle birini? Bir hükümet ve parti savaşı kapıda...
Bu
hükümet içinde ve parti içinde tasfiyeleri ve bölünmeleri de beraberinde getirme, hatta RTE’yi Köşk’te yalnız bırakma gibi bütün potansiyelleri içinde taşıyor.
Her şeye açık bir sürece girecek AKP ve iktidarı...
Hele kapıda, AKP’den istifa etmiş 8 milletvekili ile cemaatin bir “merkez sağ parti” kuruluşu için çalışmaların yapıldığının açıklandığı bir sırada!
Gün ola harman ola!

OKUR MEKTUBU Taner Derbentli:
Gerek Cumhuriyet,
gerek CBT okuru olarak yazılarınızın hemen tümünü okurum. 26 Haziran Perşembe günkü ‘Müslüman Cumhuriyet’ başlıklı yazınız için sizi ayrıca kutlamak gereğini duydum. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Sayın İhsanoğlu, son günlerde sol, sosyal demokrat çevrelerde hem desteklendi hem de eleştirildi. Bu eleştirilerin büyük bir bölümünü ölçüsüz ve haksız buldum. Ancak sizin yazınızda sorduğunuz soru ve çözümlemeniz, kanımca en ağır eleştirilerden daha etkileyiciydi. “Yani, CHP artık bundan sonra tüm politikalarını, politik tercihlerini bu dayatma ve kabule göre mi yapacak?” Bu soru, düşünce geliştirici ve ufuk açıcı bir soru. Umarım ‘solda’ politika yapan, yazan, çizen, çoğu çok değerli insanlar da bu soruyu önemser, yol, yöntem ve politika oluşturmak için bir başlangıç noktası olarak alır ve yapıcı öneriler geliştirirler.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları