“Darbeli matkap!”
Bitmeyen, tükenmeyen bir burgu uğultusu:
Beynimizi delen...
Ruhumuzu karartan...
Sinirlerimizi paramparça eden...
Her yerde, her an karşımıza çıkan...
Hiç susmayan...
Gerçekleri bastıran ve saptıran...
Bir ses!

***

“Kuzuların sessizliği!”
Medyaya tam saha pres:
El koymalar, milyarlık cezalar yetmiyormuş gibi...
Suriye’de, Irak’ta olup bitenleri, yabancı topraklarda rehin alınan, kuşatma altında inleyen insanların can güvenliklerini sorgulamak yasak...
MİT’in marifetlerini, devlet adına yapılan komploları, yakalanan TIR’ları, Uludere’yi, Reyhanlı’yı konuşmak yasak...
Sesli, görüntülü kanıtlarla iddianamelere giren rüşvetleri, yolsuzlukları yazmak yasak.
Gazetelerde, televizyonlarda, internet sitelerinde, sosyal medyada ne bir ses, ne bir nefes...
Tam bir sessizlik...
Yokluk ve hiçlik!

***

“Darbeli matkabın” beyin delen burgu uğultusu,
“Kuzuların sessizliğinde”, etkisini bin kat artırıyor:
Bireyleri, toplumu, gerçekleri, eziyor, yok ediyor!

***

Mahkemeler, RTÜK, TİB, hep birden, bütün önemli haberleri ve yorumları yasaklıyor...
Başbakan Erdoğan, bu yasakların yarattığı sessizliğin üzerinde, sürekli esip gürleyerek, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına “darbe”, görevini yapmaya çalışan polis ve savcılara “paralel devlet”, kendi muhaliflerine “hain” diyor.

***

Türkiye bu ortamda seçimlere gidiyor:
Seçmen listelerini Nüfus Genel Müdürlüğü’nün belirlediği, parmak boyasının olmadığı, SEÇSİS denilen güvenilmez bilgisayar sisteminin kullanıldığı, sonuçların Adalet Bakanlığı sitesinde ilan edildiği...
Bağımsız ve tarafsız yargı(!) denetimindeki...
Şeffaf(!) ve adil(!) seçimlere!

***

O seçimler ki:
“Kuzuların sessizliğinde”...
“Darbeli matkap” uğultusunun egemenliğinde yapılacak!