Hikmet Çetinkaya

RTE - Fethullah Gülen Savaşı...

22 Haziran 2014 Pazar

İki yıl önce “iktidar-cemaat” kol kola yürüyor, “ileri demokrasi, özgürlük” türküleri söylüyorlardı...
İşte tam o sırada bir böcek iddiası ortaya çıktı!
RTE’nin evinde ve çalışma ofisinde “dinleme aygıtı” bulunduğunu gazeteler çarşaf çarşaf verdi, haber kanallarında tartışma programları yapıldı...
Ergenekon, Balyoz ve öteki davalarda karar aşamasına gelinmemişti.
Kimdi bu böceği koyan!
Uç uç böceği değil, kulakları olan bir böcekti...
Neler yazıldı, neler çizildi, ben şaşırıp kalmıştım!
Havuz medyasının en hızlılarından olan gazetenin manşeti ilginç geldi bana:
“Sorular cevapsız kaldı...”
Böcek soruşturmasında ilginç bir gelişme olmuş, eski Koruma Daire Başkanı Mehmet Yüksel ve 10 polis serbest bırakılmışlardı...
6’sını savcılık, 5’ini ise mahkeme serbest bırakmıştı “adli denetim” koşuluyla...
Haberde ilginç ipuçları vardı...
Kumpas kuşkusuna değiniyor, örtülü olarak şunu söylemek istiyordu:
“Paralel yapı yargı içinde bilindiğinden daha fazla örgütlü!”
İki yıl önce Başbakan kendisi söylemişti dinlendiğini...
Aradan iki yıl geçtikten sonra koruma ekibi gözaltına alınmıştı...
Neden ve niçin?
Dile kolay, koskoca iki yıl!
Kim, nasıl dinlenmişti, bu doğru muydu?
Bunlar bu süreç içinde dillendirildi ve tartışıldı!
Çünkü böcek uzun süre bulunamamış, aradan zaman geçince MİT, böceği elektrik prizinin içinden çıkarmıştı.
Bunları “havuz medyası”ndan öğrendik...
Suçlanan koruma müdürü ve 10 polis şimdi serbest, 5 polis ise tutuksuz yargılanacak...

***

Cemaatin, benim deyişimle “Fethullahçıların”, TSK, yargı, polis, eğitim gibi kurumlarda, bürokrasinin tepe noktalarında örgütlenmeleri üç-beş yıllık bir süreci değil, en az 35 yıllık dönemi kapsar...
Hele hele TSK, polis ve yargıda daha önceleri başlamıştır.
Bu gerçeği yakından izleyen biri olarak bilirim...
Necmettin Erbakan, Gülen hareketine hep karşı çıkmıştır.
Öteki liderler, özellikle Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Tansu Çiller 80’li ve 90’lı yıllarda, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, Rusya ve Orta Asya cumhuriyetlerinin yanı sıra ABD’den Almanya’ya, Afrika’ya dek yayılmalarına büyük olanak sağlamıştır.
2002’den 17 Aralık 2013’e dek... Fethullahçı hareketinin Türkiye Cumhuriyeti devletinin en duyarlı kurumlarında nasıl örgütlendiklerini bilenler bilir.
RTE’yi dinleyen cemaat değil, devletin ta kendisidir!
Çünkü cemaatin boynuna “silahlı terör örgütü” yaftasını asarak bir sonuca ulaşamazsınız.
O zaman adama sorarlar:
“Polis mi, yargı mı terörist, söylesene!”
AKP iktidarının eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yeni Bakan Efkan Ala’ya soru önergesi veriyor:
“Bu eylem planı doğru mu?”
Cemaate yönelik bir eylem planının hazırlıklarının yapıldığı, MİT, MASAK, SPK gibi kurumların suç uydurmak için seferber edildiğinin doğru olup olmadığını soruyor eski Bakan Şahin!
Gizli tanıklarla, Rahip Santaro, Üzeyir Garih, Hrant Dink cinayetlerini cemaatin üzerine yıkma...
Özetle “Derin Devlet” hikâyesi...
Kimse bunu yemez, bu iş tutmaz!
Devletin polisi, devletin jandarması, devletin yargısı!

***

Cemaat, Hizmet!..
Yaygın adıyla Fethullahçılar...
Siz işadamı, gazeteci, bilim insanı gibi çok sayıdaki insanı “silahlı terör örgütü üyesi” olarak toplarsanız ben de inanmam, toplumun geniş bir kesimi de...
Çünkü onlar değil, devlet silahlı!
Devletin polisi, Gezi’de, Gazi’de, Okmeydanı’nda, Ankara’da, Adana’da çocukları öldürüyor zaten!
Geçelim bunları!
Fethullahçılardan kurtulmak mı istiyorsunuz, kurtulamaz hiçbir iktidar...
O yapıyı çökertmek için yapmanız gereken ne biliyor musunuz?
Adalet Bakanlığı’nın ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kapılarına kilit vurmanız gerekir...
Böcek’ten alınan polislerin hepsi serbest!
Bu işler subayları, bilim insanlarını, gazetecileri, yazarları gözaltına alıp yıllarca zindanda yatırmaya benzemez!
Bilmem anlatabildim mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları