Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

1, 2, 3... Tüm iktidar merkeze!

26 Ekim 2017 Perşembe

AKP liderliği, Ankara ve İstanbul olmak üzere kimi büyük kentlerin belediye reislerini istifaya zorlayarak, siyaseti ve ekonomiyi (kaynakları) tek bir liderin iradesine tabi kılmak, totaliter bir devlet yaratmak yolunda bir adım daha atıyor.
Ancak merkezi devletin yerel yönetimleri denetimi altına alma adımı, “seçimle gelen seçimle gider” fantezisi bir yana, kapitalizmin günümüzdeki dinamikleriyle uyumlu değil. Bu nedenle, ülkedeki ekonomik, siyasi istikrarsızlığı daha da derinleştireceği kesin. AKP’de temsil edilen siyasal İslamın yerel ve uluslararası sermaye birikim süreci üzerindeki asalak karakteri de iyice ortaya çıkaracak, içeride toplumun yüzde ellisi ve dışarıda gelişmiş kapitalist devletler karşısında aşmakta zorluk çektiği meşruiyet sorunu daha da derinleşecek.

Kentler ve ulus devletler
Mali krizin başladığı 2007-2008 yıllarında dünya kentlerinde yaşayanların sayısı kırlarda yaşayanları geçti. Bugün dünya nüfusunun yüzde 54’ünden biraz fazlası artık kentlerde yaşıyor. 1970’li yılların başında bu oran yüzde 36 düzeyindeydi.
Sermayenin, yapısal krizi içinde merkezileşme ve yoğunlaşma, ucuz iş gücü ararken tüketimi hızlandırma eğilimlerinin güçlenmesi, kırlar boşalırken, kentsel nüfusun büyümesine yol açıyor. Mega kentlerin sayısı 1990-2016 arasında ikiye katlanmış: Nüfusu 10 milyonu geçen kentlerin sayısı 1990 yılında 10’dan 2014 yılında 28’e yükselmiş. Nüfusu 5-10 milyon arası kentlerin sayısı aynı dönemde 293’ten 517’ye yükselmiş. Ekonomik istikrarsızlıkların yanı sıra, iklim krizinin, etnik-dini temelde patlak veren savaşların tetiklediği, kırlardan kentlere, çevreden merkeze doğru göçler önümüzdeki dönemde de mega kentlerin nüfusunu büyütmeye devam edecek.
Bir bölgede, sermaye ve nüfus yoğunlaşmaya başlayınca, ekonomik gücün yanı sıra siyasi güç de birikmeye başlar. O bölgenin su, gıda, enerji, ulaşım gibi gereksinimleri artarak diğer bölgelerin kaynakları üzerinde baskı yaratır. Bu iki eğilim, siyasi iktidarın kontrol ettiği topraklardaki gücünü, dolayısıyla siyasi istikrarı zayıflatır, ulus devletlere, yeni ve giderek ağırlaşan yönetişim sorunları getirir.

Hızlandırıcılar
Küresel sermayenin, giderek bilginin hızlı dolaşımı karşısında ulus devletlerin gücünün hızla gerileyeceğine ilişkin savlar doğrulanmadı. Ulus devletlerin büyük çoğunluğunun bu basınçlara uyum sağladığını, güçleri gerilemek bir yana baskıcı, yeni teknolojilerin de katkısıyla denetleyici, kapasiteleri arttı.
Ancak dün “küreselleşmenin” gereksinimlerine kolaylıkla uyum sağlayan ulus devletler, bugün, mega kentlerin getirdikleri sorunlara aynı kolaylıkla uyum sağlayacak gibi görünmüyorlar. New York, Roma, Barselona, Venedik, Londra gibi mega kentlerin yerel yönetimleri, ellerindeki kaynaklarını öncelikle kendileri kullanmak istiyorlar. Bu arzuları merkezi devletin tercihleriyle çeliştiği noktada, otonomi, hatta bağımsızlık talep etme noktasına gelebiliyorlar.
Ulus devletin, etnik, dinsel, yerel kimliklerin üzerinde yaşamasına olanak veren vatandaşlık kurumu, 1990’lar boyunca, postmodernizmin, neoliberalizmin saldırıları altında zayıflamış, demokrasinin, toplumsal dayanışma kurumlarının içi boşalmıştı. Mali krizin gelir dağılımı üzerindeki basıncı, vatandaşlık kimliğinin çözülmesini, bireylerin, “aşiret” tarzı, etnik, dini, yerel kimliklere geri dönmeye başlamasını hızlandırdı.
AKP’nin projesinin, sorunları ve talepleri hızla artan mega kentleri ülke bütününe uyumlu biçimde bağlayacak bir modeli bulma şansı hiç yok. Liderliği de bunun farkında. Bu nedenle, bu sorunu, baskıya, zora dayanarak ve totaliter düzen kurarak aşmayı planlıyor. Böylece, AKP mega kentler sorununu ülkenin tüm dokusunu çürütecek yönde daha da ağırlaştırıyor.
Ancak ülke ekonomisinde, siyasetinde ağırlığı hızla artan mega kentlerin meydanları, sokakları yeni orta sınıf proletaryanın (işçi sınıfının) elinde, yeni teknolojilerin de katkısıyla, ülke ve dünya düzeyinde son derecede etkili muhalefet mekânlarına dönüşüyor. Diyalektik işte...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları