Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ümit Aslanbay’ın savunması 2

19 Ekim 2017 Perşembe

Ümit Aslanbay’ın mektubuna devam ediyorum. Lütfen salı günkü yazımla birlikte okuyun. Yarın yanıt vereceğim.

***

“Doğan Avcıoğlu bakışında, bugünün bakışıyla bir ‘demokrasi’ bulmak (benim itirazlarım olmakla birlikte), elbet mümkün değil.
Ama burada da soru aynı: Demokrasi, bırakın bugünkü içeriğini, kavram olarak dahi kimin şemasında, çatışan tarafların hangisinde vardı. Prens Sabahattin-İttihat Terakki kavgasında mı? İkisi de darbeciydi. 31 Mart ve Prens Sabahattin ilişkilerine ve iddialarına hiç girmiyorum bile.
Evet, burada bir üçüncü şema vardı ama ‘Sultanın şeması’ diyebileceğimiz bu şemada da ‘demokrasi’ yoktu. Padişaha karşı çıkan bu iki şemanın ezeli çatışması, Cumhuriyet’te de sürdü. Prens Sabahattin’i liberallere, Ali Sirmen’in pek yerinde saptadığı gibi ‘siyasi İslamın geçiş koridoru’ olarak gördüğü merkez sağa, Atatürk ve Kemalistleri İttihat ve Terakki’ye oturtursak, sizin sözünü ettiğiniz ‘demokrasi’ bu çatışan şemalarda da yoktu.
1960 bir darbeydi. Kitapta da belirtildiği gibi; bu darbeyle Türkiye’nin en özgür anayasası uygulamaya kondu. Ama ilişkili olmakla birlikte, bu elbette ayrı tartışma konusu. Kitapta anlatılıyor.
1970-80 arası alevlenen, hatta Avcıoğlu şemasını gölgede bırakan ise bugün ise eritilip sindirilen (Sözü edilen iki şemanın çarpıştığı uzun tarihsel süreç gözönüne alındığında, 10 yıl bu dönem bir saman alevine benzetebilir ancak) Marksist sol’da mı? Evet onlarda bu kavram mevcut ama ‘Proletarya demokrasisini’ kastettiğinizi hiç sanmıyorum.
Hocam, ‘demokrasinin’ olduğu şemayı, temsil eden insanları bize gösterin orada yer alalım. Tarihte ve bugün de onu savunalım.
Demokrasi, hele hele bugün, ne olduğunu, nasıl olacağına daha fazla idrak edilmiş, önemini çok daha iyi kavramış olarak savunacağımız tek payda.
Bir diğer kavram da, bana göre yine sizin neredeyse 40 yıl önce diyeceğim, isabetle belirttiğiniz gibi (Ama orada da bugün anladığımız demokrasi, kurduğunuz onlarca model ve şemada yok! Olması da mümkün değil çünkü); Atatürk ve onun kazandırdıklarıdır.
Siz 12 Eylül sonrasında 1981 yılında basılan kitabınızda Kemalizmi (Atatürkçülüğü) överken, şunları söylüyorsunuz:
‘Burada Duverger’in sorduğu asıl soru, bizim açımızdan, Atatürkçü çizginin yani Kemalist ideolojinin, demokrasi yolunda başarılı olup olmayacağıdır. ...
Türkiye’de demokrasinin yaşatılması, yalnız kendi toplumumuzun değil, hem ‘mazlum milletlerin’, hem de Batı ülkelerini kapsayan bir biçimde tüm insanlığın sorunu durumuna gelmiştir’*
Katılmamak mümkün değil. Çünkü hâlâ oradayız. İşin ilginci Avcıoğlu da bunları söylüyordu, yazıyordu.
Saygılarımla.
* 1- Yazarlar, Eleştiriler Anılar, Emre Kongar Remzi Kitapevi Kasım 2016 shf. 22
2- Atatürk ve Devrim Kuramları, Emre Kongar Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1981 shf. 432
Not: Kitabın adı, bugün gerçekten kaybettiğimiz, yeniden kurmak için mücadele ettiğimiz Cumhuriyet ve onunla özdeş Cumhuriyet gazetesine gönderme yapmak için seçildi. Yalçın Küçük’ten ilham alarak. Beğenenler de oldu, sizin gibi beğenmeyenler de. Boynum kıldan incedir.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları