Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bataklıktaki Burunlar ve Sünni Arındırma

16 Haziran 2014 Pazartesi

RTE+AD’nin aklına hiçbir zaman gelmemiş olan nedir? Esad’ın ayakta kalabileceği.. 2012’den yakın zamana kadar söyledikleri tek şey, Esad’ın birkaç saatlik, birkaç haftalık, birkaç aylık ömrü kaldığı.. Pireler tellal oldu.. Dağlar eriyip ovalara dönüştü, ama o birkaç ay bir türlü gelmedi. Kaf Dağı’nın arkasındaki masal..
Esad’ı yıkmak için şeytanla bile işbirliği yaptılar; yeter ki Esad’a karşı savaşsınlar, ne kadar köktendinci örgüt varsa korudular-kolladılarbeslediler- tedavi ettiler-silah verdiler..
Esad ise dimdik ayakta, ülkesi üstelik etrafında birleşti..
Öngörü sıfır, olasılık hesapları sıfır, ülke çıkarlarını düşünmek sıfır..
Tek doğrultuları var: Hırs, intikam: Esad mutlaka gidecek...
Sanıyorlardı ki Esad’ın gitmesi kendi ellerinde! Sanıyorlardı ki kendileri vazgeçilmez, burunları Ağrı Dağı’nın tepesine ulaştı kibirden.. İkide bir ağzılarında laf: Bizim gücümüzü test etmeye kimse kalkmasın.. Öffff ki öf! Sadece şunu belirteyim: Esad gücünüzü test etti!
Bu olay bile başlı başına, bu ikilinin ülke yönetiminden derhal gitmesini gerektirir. Ortadoğu gibi karmaşık bir yapıda, üstelik hırs ve intikam duygularının belirlediği tek doğrultulu bir politika çöker. Sen de altında kalırsın. Tabii kişiler umurumda değil, derdim Türkiye.. Bir depremdir yaşadığımız aslında, farkında mısınız?!

***

Adamın tek derdi, her ne pahasına olursa olsun cumhurbaşkanı seçilmek olunca, ordunun da bayrağını indirirler aşağı, elçiliğin de...
Daha durun. Muhalefetin yüzüne tükürmek gibi “dâhice politikalar üreten” cahiliyet, dinmeyen intikamcı ilkel duygular, çevresinde kendine benzer allameler, salt kendi ve parti iktidarı için her şeyi yapabilecek gözü karalık, medyadaki şakşakçıları (*) ile birlikte, ülkeye verebileceği, hesap bile edemeyeceğimiz ölçüsüz zarar insanı korkutuyor.. (CHP ve Kılıçdaroğlu, bu kişiyle en küçük bir yakın temasa, ilişkiye, işbirliğine bile girişmemeli!)

***

Konumuz IŞİD ya.. Esas Irak’taki Sünnilerin temsilcisidir..
Dolayısıyla da RTE+AD’nin doğal müttefikidir! Bu “Sünni kardeşlik”, iktidarımızın onları desteklemesinde de rol oynadı! Musul temsilciliğini boşaltmadılar, açıkça Sünni kardeşliğe güvendiler... Ama adamlar kardeşlik mardeşlik takmıyor! Vurup yıkıyor!
2003’te Irak’ın işgali sonrası, Irak’ın zaten üçe parçalanması gündeme gelmişti. Kürt- Sünni ve Şii bölgeleri/devletleri olarak. Sanırım, ABD’nin eski süper dışişleri bakanı Kissinger de bu yolda önerilerde bulunmuştu... Düşünce kuruluşlarında çok sık tartışılan konudur!
Ama ABD bu yola gitmedi. Irak’ın bütünlüğü politikası öncelik ve önem kazandı. Çünkü üçe bölünme (Şii) İran’ı güçlendirecekti! İran ise bölgede “başdüşman”dı..
Fakat ABD, bu politikasını bile uygulayacak güce sahip olamadı.
Irak’ta Kürtlerin özerk yapısı, bence devleti var! Şiiler de iktidarda!
Şimdi gerçekleşmekte olan, fiilen Sünni bölgenin/devletin kurulmasıdır.
Hem de en kökten(din)ci biçimde!.. Köktendinci Selefi - Vahabi uluslararası yaygın şebekelerin (ve Türkiye’den) savaşçı desteğiyle..

***

Bu üçe bölünmenin en önemli engellerinden biri olan İran, işbirliği politikasına yatınca, ABD’ce büyük düşman olmaktan çıktı...
Üçe bölünmenin ikinci engeli, Sünni-Şii toplulukların pek çok coğrafi yerde iç içe geçmiş olmasıydı..
Saddamcılar, Sünni aşiretler ve onların silahlı güçleri IŞİD’in (Irak-Şam İslam Devleti) yaptığı da, Sünni bölgelerin “yabancı unsurlardan” arındırılmasıdır...
Katliamlara soykırım mı dersiniz, yoksa eski Yugoslavya’da pek çok bölgeden Müslümanların kıyımla arındırılması gibi, katliamla göçe zorlama mı!..
Ama IŞİD katliam yaparak, korkutarak, Şiileri, Türkmenleri ve gücü yettiği yerde de Kürtleri, “benim bölgem” olarak gördüğü coğrafyalardan kaçırmakta, “insani temizlik” yapmaktadır..
Irak artık üçe bölünmüştür. Yanı başımızda bir köktendinci, dinci erkek, kadın uşak ve köle mi köle, vahşi karakterli, çevresine de köktendinci rejim ihraç etmeye yeminli bir devlet doğuyor...
Sünni ılımlı bir devlet olsa, ABD itiraz etmeyecek, ama verdikleri yeni bir Afganistan mesajı, ABD ve Batı’nın tüylerini diken diken ediyor.. Belki havadan, örneğin insansız uçaklarla “olduğun yerde kal” mesajı için bombalarlar.. Hepsi o kadar.. Hiçbir Batılı güç oraya kara askeri göndermez.. Olay bitmiştir..

***

RTE-AD’ye gelince..
IŞİD ile -eee artık devlet olacağına göreittifaka mı gider (Sünni-köktenci kardeşlik)?..
Kürtlerle IŞİD arasında cambazlık arayışlarına mı girer?..
Türk-Kürt Federasyonu gibi olmayacak oyunlar için yeni ümmetçilikleri mi yine ileri sürer?..
Bakalım göreceğiz.. Yarın belki bu konuya gireriz..
(*) İktidara bazı konularda minicik eleştiri yapan iki kişi daha, yakın zamana kadar AKP iktidarını yere göğe sığdıramayan M. Akyol ve S. Laçiner’i Star’dan gönderecek kadar tahammülsüz bir siyasi yapı ve anlayışın, ülkeyi nerelere sürükleyebileceğinin göstergelerinden biri olarak kabul edebilirsiniz! Tabii diktatörlüğün tipik ifadesi olarak da! Medya özgürlüğünün nasıl yerlerde sürüklendiğinin kanıtını, bırakın ana akım basın ve TV’leri, kendi saflarındaki bu “arınma-yok etme” politikası sunuyor..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları