Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Liderlik krizi

25 Ağustos 2017 Cuma

Liderlik türlerini kabaca üç sınıfa indirgeyebiliriz:
Liberal liderlik.
Demokratik liderlik.
Otoriter liderlik.

***

Liberal liderlik, ait olduğu grubu en az yönlendiren liderliktir.
Grup üyelerini bütünüyle serbest bırakır, hiçbir işe karışmaz, varlığı ile yokluğu arasında pek de bir fark yoktur.
Lideri olduğu grup, çok yumuşak ve elastiki kural, ilke ve değerlerle birbirine bağlı olan kişilerden oluşur.
Klasik örnek, mahalle ve sınıf arkadaşları gruplarıdır.

***

Demokratik liderlik, ait olduğu grubu en iyi temsil eden, grup üyelerine en çok değer veren liderliktir.
Lider, kararları grup üyelerine danışarak aldığı için, grup normlarını, ilke ve değerlerini iyi ve doğru temsil eder.
Böyle grupların üyeleri ile lider arasında sıkı bir iletişim, ilişki ve uyum vardır, bu nedenle de bu gruplar ilke, kural ve değerlerin paylaşılması açısından mütecanis nitelik taşırlar.
Klasik örnek siyasal partilerdir.

***

Otoriter liderlik, grup içinde bireysel farklılık ve özgürlüklere yer tanımayan, kendi kişisel normlarını, ilke ve değerlerini, grup üyelerine empoze eden bir liderlik türüdür.
Lider, kararları genellikle grup üyelerine danışmadan alır ve grup üyelerinin bunlara uymalarını bekler.
Bu tür gruplarda, demokratik mekanizmalar değil, lidere bağlılık ve sadakat egemen olur.
Klasik örnek, dinci, mezhepçi, ırkçı tarikat ve cemaatlerdir.

***

Grup ile lider arasındaki ilişki, liderin grup normlarını, yani ilke, kural ve değerlerini iyi temsil ettiği oranda sağlıklı gelişir.
Liderin tutum ve davranışları, grubun ilke, kural ve değerlerinden saptığı hallerde, lider ile grup arasında sürtüşmeler başlar, sorunlar çıkar...
Bu sürtüşmeler kimi hallerde grubun dağılmasına veya liderin reddedilmesine kadar gidebilir.

***

Demokratik liderliğin egemen olduğu siyasal partiler bakımından, lider ile grup yani lider ile parti örgütleri arasındaki ilişkiler, elbette iktidar hedefine yönelik olarak değerlendirilir...
İktidar hedefine yürümeyi zorlaştıran tutum ve davranışlar, grup normlarından sapma olarak görülür ve bunları yapanlar gruptan dışlanır.

***

16 Nisan 2017 halkoylaması ile yapılan Anayasa değişiklikleri, rejimi, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti ekseninden kaydırmış, Cumhurbaşkanı’na endeksli, garip bir ucubeye dönüştürmüştür.
Bireysel bir dikta rejimi kurmaya dönük olan bu değişiklikler, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni değil, iktidar partisini de devre dışı bırakmaktadır.
Otoriter liderliğin geçerli olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi ile onun lideri Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan son gerilimin temel nedeni budur!
DİREN HUKUK DEVLETİ...
DİREN CUMHURİYET...
DİREN DEMOKRASİ! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları