Hikmet Çetinkaya

Tehlikeli Eşik!..

10 Haziran 2014 Salı

Son günlerde Güneydoğu’da yaşananlar neyin habercisi?
Araçları durdurup kimlik denetimi yapmak, yakıp yıkmak...
Ölümler?
Tehlikeli bir kavşaktayız yine!
Türkiye’de barış sürecinin ivme kazandığını öne sürenler, kardeşlikten, demokrasiden, özgürlükten söz edenler bu konuda neler düşünüyor, merak ediyorum...
Lice’den gelen ölüm haberleri, PKK’nin dağa kaçırdığı çocukların anneleri...
Açlık grevi yapan annelerin yüreğimizi acıtan çığlıkları?
Gerçekten çok tehlikeli bir kavşaktayız...
KCK’nin yaptığı o sert açıklamayı okudunuz!
Çocukların dağa çıkmasını, terör örgütüne katılmasını, barış değil savaş istemesini yadırgadınız mı?
Ben hiç yadırgamadım!
Toplum İmralı’da neler olup bittiğini bilmiyor, giden BDP ve HDP’li milletvekillerinin kısa açıklamalarıyla yetiniliyordu...
Ne oldu da birdenbire değişti?
Öcalan’a verilen bir söz mü vardı yoksa!
HDP Meclis grup toplantısını bugün TBMM’de değil Lice’de yapacak...
Cenazelerin toprağa verilmesi sırasında çıkan olayda polisin göstericilerin üzerine tazyikli su ve biber gazı sıkması...
Bir grup göstericinin polise molotofkokteyli atması...
Molotoflu, gaz bombalı cenaze töreni...
Aynı grubun, olaylar sırasında “barışa hayır, savaş” diye slogan atmaları...
Taşlı saldırılar...
Aynı olayların İstanbul’da yaşanması...
Hakkâri, Şemdinli ve Yüksekova’da güvenlik güçlerinin evlere baskın yapmaları, bazı annelerin gözaltına alınıp ardından tutuklanmaları...
Hakkâri’de yoğun çatışma!
Adına ister “tehlikeli kavşak” ister “tehlikeli eşik” diyelim, gerçekten toplumda derin bir kaygı yaratıyor.

***

Bu ülkeyi yönetenler ve toplumun yarıdan fazlası “yasaklı demokrasi”yi çok ama çok seviyor...
Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkesler...
Dini, dili, ırkı, mezhebi, inancı ne olursa olsun, “yasaklı demokrasi” onlara ilaç gibi gelir...
Darbelerde askerin yanında olurlar, okullarının anahtarlarını generallere vermeye kalkarlar, 12 Eylül’de olduğu gibi “yasaklı demokrasi”nin önünü açarlar.
Ağrı’da “havacılar anıtı”nı kaldırma girişimi olurken, Lice’de genç bedenler toprağa verilir, KCK tüm bunlar sürerken ses verir:
“Savaş başlıyor, haydi dağa!”
Siyasal iktidar tüm bunlar yaşanırken, ayrıştırma yöntemini devreye sokar, 17 Aralık’ın bir darbe girişimi olduğunu yineleyip durur, sıfırlama girişimi başlar, telefon görüşmelerinin montaj olduğu havuz medyasının manşetlerini süsler...
Aynı anda savaş çığlıkları gündeme oturur!
Hem Türk anaları, hem Kürt anaları yaslıdır...
Akan kan...
Mehmetlerin cenazeleri, vadilerde etkisiz hale getirilen çocuklar!
Barış değil savaş!
Yalanla, dolanla, sansürle yasaklar koymak, “Uludere ne oldu” diye soracağımıza, Ağrı’daki “havacılar anıtı”yla uğraşmak!
Önce şu yoksulluğu kaldıralım!
Eğitime ağırlık verelim!
Çocuklarımızı dağa değil okula gönderelim!
Her gün yeni ölümler, yeni mezarlar...
Bunun sonu yok!
Demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi eğitimden geçer, dağa çıkmaktan değil!
Demek ki “yasaklı demokrasi” işinize geliyor!
Dağa çıkmak size yetiyor!
30 yıldır dağdasınız, binlerce insanımız öldü; hesap sorabildik mi?
Şimdilerde kimimiz hain, kimimiz çete, haşhaşi, terörist!
Parasız eğitim isteyen üniversiteli gençler hapis!
Bu arada hesaplar sıfırlandı, rahatız!

***

Önce “yasaklı demokrasi”den kurtaralım kendimizi, özgürlüğe yelken açalım...
Dünyanın en büyük havalimanını yaparken, dünyanın en çok kitap okuyan, tiyatro izleyen, müzik dinleyen, operaya, sinemaya giden, gazete okuyan toplumu olabiliyor musun?
Sahi bu toplum, sözlü kültürden yazılı kültüre geçti mi?
Biat kültürü!
Cehalet!
Kör duygular!
Sen havacılar anıtıyla uğraş, 1920’leri, 30’ları anlat...
Yasaklı demokrasiyle yürü yürüyebildiğin kadar!
Yürüdün zaten!
Hâlâ tehlikeli eşikteyiz hep birlikte!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları