Özgen Acar
Özgen Acar ozgenacar@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkiye Rabia Cumhuriyeti’ne Doğru! (3)

22 Ağustos 2017 Salı

AKP eski MKYK üyesi Ayhan Oğan’ın “Yeni Devlet kuruyoruz. Kurucusu Erdoğan!” sözleri olağanüstü tepki çekti. AKP Reis-i Umumisi, yıllardır “Yeni Türkiye’yi kuracağız!” demiyor mu? İkisi arasında ne fark var?

***

16 Nisan’daki halkoylamasından “evet” sonucu çıktıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk’e, özellikle heykellerine saldırılar artmaya başladı. Geçen hafta Atatürk heykellerine saldırılardan örnekler vermiş, saldırganların “akıl hastası” oldukları gerekçesiyle yasal işlem yapılmadığından söz etmiştik. Oysa “Atatürk’ü Koruma Yasası” yürürlükteydi! Saldırılar geçen hafta da sürdü…
Diyarbakır Merkez Yenişehir ilçesindeki Şeyh Sait Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’na İbrahim Yeşil (30) çekiçle saldırdı. Yeşil, “Atatürk heykelini put olarak gördüğüm ve Allah rızası için eylemi gerçekleştirdim!” dedi. Hayrettir “Atatürk’ü Koruma Kanunu’na” muhalefetten tutuklandı!
“Başkomutanlık Zaferi’nin” yıldönümünde Atatürk, Zonguldak’ı 26 Ağustos 1931’de ziyaret ettiğinde kendisini karşılayan 5 yaşındaki Ayten Alper “Hoş geldin Gazi babam” diyerek çiçek vermişti.
Şimdi 91 yaşında olan Alper’in o anını yansıtmak amacıyla, Zonguldak Belediyesi, o noktaya 1.20 m yüksekliğinde bir tunç heykel dikmişti. Ne var ki bilinmeyen kişilerin saldırısında heykelin kol ve çiçek bölümü kırıldı.

***

Ağzına Atatürk adını almayıp Gazi Mustafa Kemal demekle yetinen AKP Reis-i Umumisi, 26 Ağustos’ta “Başkomutanlık Zaferi’ni” kutlamak yerine Malazgirt’in bir Müslümanlık zaferi olduğunu düşünerek Isparta’da şöyle konuştu:
“Eğer ecdadımız başka türlü düşünseydi, Sultan Alpaslan Malazgirt’e kendisininkinden 3-4 kat büyük bir ordunun karşısına çıkmaya cesaret edebilir miydi? Bu sene 26 Ağustos kutlamalarında inşallah Malazgirt’teyiz. Sultan Fatih dünyanın en muhkem surlarının üzerine atını sürmeye cesaret edebilir miydi?” (Fatih atını surlara mı, denize mi sürdü? Attan düşen çağdaş sultan kim?)

***

Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, Malazgirt’e 70 bin, Selçuklu Sultanı Alpaslan ise 40 bin kişilik orduları ile gelmişlerdi. Bizans ordusunda, Trakya’da yaşayan, Hıristiyanlığı kabul etmiş Peçenek ve Uz Türkleri de vardı. Alpaslan, casuslarını gönderip “Türk” olduklarını anımsatarak, savaşa kendi yanlarında katılmalarını önerdi. Diyogenes’in askerleri, taktik gereği geri çekilen Selçukluların peşinden gittiklerinde tuzağa düşmüşlerdi. Hıristiyan Peçenek ve Uz Türkleri de Selçuklu ordusuna katıldılar. Bu arada Ortodoks Bizans’la “mezhep ayrılığı” yaşayan Ermeni güçleri de savaştan çekildiler!

***

Atatürk, “Nutuk’ta” 26 Ağustos’u özetle şöyle anlatır:
(…) Muhalifler ordunun çürüdüğünden, kıpırdayacak durumda olmadığından, böyle karanlık ve belirsizlik içinde beklemenin sonucunun felâketten ibaret olacağı yolundaki propagandalarına alabildiğine hız vermişlerdi.
Gerçi, Meclis’te bu düşünce akımının bıraktığı yankılar, zaten düşmanlardan fazlasıyla gizlemek istediğim taarruz bakımından yararlıydı. Fakat bu olumsuz propaganda en yakın ve en inanmış kimseler üzerinde bile kötü etkisini göstermeye başlamış, onlarda da kararsızlıklar uyandırmıştı. Onları da yakında yapacağım taarruz konusunda ve 6 - 7 gün içinde düşmanın ana kuvvetlerini yeneceğime olan güvenim hususunda aydınlatmayı ve yatıştırmayı gerekli buldum. Bunu da yaptıktan sonra Ankara’dan ayrıldım. (…)
(…) Benim Ankara’dan ayrılacağımı bilenler, burada imişim gibi davranacaklardı. Hatta gazetelerde benim Çankaya’da çay ziyafeti verdiğimi de ilân edeceklerdi. Bir gece otomobille Tuz Çölü üzerinden Konya’ya gittim. Konya’ya varır varmaz telgrafhaneyi kontrol altına aldırarak Konya’da bulunduğumun da hiçbir yere bildirilmemesini sağladım.
26 Ağustos 1922 sabahı düşmana taarruz için Cephe Komutanı’na emir verdim. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle taarruz başladı. (…) 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda, düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun Başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. (…)”

***

Bu iki kıyaslama kimin “racon” kestiğini, kimin mangalda kül bırakmadığını göstermiyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları