Hikmet Çetinkaya

FETÖ nasıl kadrolaştı?..

12 Ağustos 2017 Cumartesi

Geçmişi anımsamak... Yaşananları unutmamak...
Fethullahçıların devletin tüm olanaklarını, halkın, siyasetçilerin, ülkeyi yönetenlerin, askerlerin yani devletin gözlerinin içine baka baka kullanmaları.
12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat.
17/25 Aralık...
40 yıllık bir süreç.
Üç darbe sürecinde ister sivil, ister darbeler döneminde, devletin olanaklarından yararlanarak devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarında kadrolaşmaları, onlara her türlü olanağın sağlanması.
Himmet adı altında toplanan paralar... Açılan özel okullar, kurulan şirketler, sayıları 2 bin 500’ü aşan dershaneler...
Orta Asya Cumhuriyetleri’nde, Afrika, ABD gibi ülkelerde açılan okulların öğrencilerinin katıldığı sözde Türkçe Olimpiyatları.
Fethullahçıların nasıl örgütlendiklerini, özellikle askeri liselere, harp okullarına nasıl girdiklerini geçmişte çok yazdık ama kimseyi inandıramadık.
Fethullah’ın maskesi 28 Şubat postmodern darbe sırasında düşmüştü ama FETÖ, işini bilirdi, aracılar buldu ve bu işten de sıyrıldı.
FETÖ yılmadı...
Gücüne güç kattı...
ABD ve Almanya’da lobi çalışmalarını hızlandırdı. ABD ve Almanya’da okulların sayısını artırdı.
Devletimizi çoktan ele geçirmişti FETÖ...
Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet, yargı, eğitim alanlarında egemen olmuştu.
Hain FETÖ, devleti silah zoruyla ele geçirme planını devreye sokacaktı. İşte bunu denedi ama başarısız oldu Fethullah.
Çünkü asker, karşısında halkı buldu...

***

16 Ağustos 2016’da yazdığım bir yazımda “40 yıllık süreci, FETÖ’nün kanlı darbe girişimini, devleti nasıl ele geçirmek istediğini” anlatırken şöyle demişim:
“Devleti çoktan ele geçirmişlerdi aslında...
Kimse ama kimse FETÖ’cülerin, kanlı darbe girişiminde bulunacak kadar TSK’de kadrolaştığına inanmıyordu.”
AKP yönetiminde bulunan çok sayıda siyasetçi FETÖ’nün bir hizmet hareketi olduğunu söylüyordu.
15 Temmuz gecesi felaketin kıyısından kıl payı geri döndük.
Aynı tarihli yazımda bakın ne diyorum:
“Hâlâ dinci-etnik milliyetçilik ruhuyla Türkiye’nin demokrasisini koruyacağını sananlar var.
Onlara göre laiklik dinsizlik...
Demokrasi dinci-etnik milliyetçilik temelinde değil, laiklik temelinde yükselir.”
Aradan bir yıl geçti...
Yine aynı şeyleri yazıyorum...
Türkiye’deki tarikatların, cemaatlerin dinci-etnik milliyetçilik sarmalında birleştiğini bilmemiz gerekir.
O zaman?
Demokrasiler laiklik temelinde yükselir...
Laiklik olmadan demokrasi olmaz!
Önce toplumumuza dindarlıkla- dinciliğin ne anlama geldiğini öğretmemiz gerekir.
Halkın mutlak iradesi, laiklik temelinde demokrasinin hayata geçmesiyle gerçekleşir.
İşte o zaman hayat çiçeklenir, umutlar çoğalır...
Çocuklarımız aydınlık sabahlara uyanır.
Ulusal birlik, dinci-etnik milliyetçilikle gerçekleşmez; demokrasi ve özgürlüklerle gerçekleşir.
Bilinçli birey, her türlü dine, inanca, düşünceye saygı gösterir; egemenliğin kayıtsız şartsız halkın olduğuna inanır.
Bilinçli birey olmak, eğitim sistemiyle, bilime verilen katkıyla oluşur.

***

Uygar toplumlarda biat kültürü olmaz...
Biat etmek, bağnazlıktır.
İnsan özgür doğar, özgür yaşar!

Düşünceye zincir vurulmaz!
Özgür toplumlar, demokrasinin ve özgürlüklerin önündeki tüm engelleri kaldırır.
Temel hak ve özgürlüklere sahip çıkar.
Fethullah Gülen (FETÖ) devletin tüm olanaklarını tepe tepe kullandı, okullarıyla, şirketleriyle, medyasıyla büyük bir güç oluşturdu.
Devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarında devletin olanaklarını arkasına alarak kadrolaştı...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları