Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Düzen’ dağılırken

03 Ağustos 2017 Perşembe

Dağılmanın ABD hegemonyası ile ilgili boyutuna pazartesi yazımda değinmiştim. Biri kurumsal diğeri bölgesel ve birbirleriyle ilişkili iki boyut daha var.
Batı’nın, ABD hegemonyası altında kurulan düzeninin güvenlik mimarisi, ABD’nin, nükleer silahlarına, dünyanın yüzeyine yayılmış üslerine, bu hegemonyanın kurumsal ifadesi NATO ittifakı üzerinde yükseliyordu. Bölge ise artık herkesin herkesle savaş halinde olduğu bir yangın yerine dönüşmüş olan Ortadoğu...
 
NATO - Ortadoğu
Doğu Bloku çöktükten sonra başlayan “NATO artık ne işe yarar” tartışması kısa sürede NATO’nun etkinlik alanı genişletilerek “aşılmıştı”. Ancak NATO, “Soğuk Savaş” dönemindeki önemini, “haklılığını” bir daha kazanamadı. Son yıllarda NATO üyelerinin çıkarları arasında oluşan ve genişlemeye devam eden çatlaklar, bu kurumun geleceğini, Batı’nın güvenlik mimarisini tehdit ediyor.
Pazartesi yazımda değinmiştim, ABD’nin Rusya’ya yönelik, ama aslında “Kuzey Akım 2” boru hattını hedef alan son yaptırımları, Almanya’nın ve genel olarak AB yönetiminin bunlara tepkisi, iki NATO üyesi ülke arasındaki çatlağın hızla açıldığını gösteriyor.
Salı günü Wall Street Journal, Kimse Almanya’dan bunu beklemiyordu başlıklı yazısında, Almanya’nın “Moskova’nın ikiyüzlülüğüne karşın, Amerika’nın AB’ye yardım etme, Avrupa’nın güvenliğini koruma çabalarına direnmesinden” yakınıyordu. ABD ile Almanya arasındaki bu gerginlik, boru hattı ve Moskova konusunda, ABD’nin yanında yer alan, ancak ülkesinde yargının bağımsızlığını kaldırmaya başladığı için AB’nin tepkileriyle karşılaşan bir başka NATO üyesi Polonya’yı içine çekiyor.
NATO içinde iki çatlak daha var. Referanduma giderken, AKP rejimi Almanya’yı Nazi politikalarını canlandırmakla suçlamıştı, sonra Almanya vatandaşlarını tutukladı, Alman parlamenterlerin İncirlik Üssü’ne erişimini engelledi, dev şirketlerini terörizme yardım etmekle suçladı. Almanya askeri varlığını Türkiye’deki üslerden çekmeye başladı. Alman dışişleri bakanı da “Türkiye ile ilişkilerin artık eskisi gibi devam edemeyeceğini” söyledi. AKP rejimi, Alman şirketlerine yönelik iddialarını geri çekti ama salı günü gazeteler, Almanya’nın Türkiye’yi hedef alan ekonomik adımlar atmaya başladığını yazıyordu.
Aynı gün, IŞİD’le savaşan koalisyondaki, ABD özel temsilcisi McGurk, Türkiye’yi 11 Eylül’den (!!!) bu yana on binlerce İslamcı teröristin Suriye’ye geçişine, silah transferine yardım etmekle, Suriye’nin Türkiye sınırında bir sığınak bölge oluşturmalarına göz yummakla suçladı. Türkiye de ABD’yi, bir terörist örgüt olarak kabul ettiği YPG’yi desteklemekle, arka çıkmakla suçluyor. Türkiye’nin, Rusya’dan, NATO sistemine entegresi mümkün olmayan S-400 füzelerini (kokpit.aero/s400-sitki-egeli) satın almaktaki ısrarı da bir başka sorun alanı yaratıyor.
Gerçekten de Suriye, NATO ile Ortadoğu bölgesini birbirine bağlayan platform. Gerek ABD, Saddam rejimini; NATO ittifakı Libya’yı yıktıktan, ABD-AB ekseni, Arap isyanlarından yararlanarak Suriye’yi yıkmaya kalkıştıktan sonra, artık tüm boyutlarıyla patlak veren, bir İran-Suudi Arabistan savaşı olasılığını gündeme getiren Şii-Sünni rekabeti; gerekse de İran-Rusya ile ABD arasındaki vekâlet savaşları, hep bu “platform” üzerinden yaşanıyor.
Muhammed bin Salman’ın yönetimindeki Suudi Arabistan, Sünni-Arap dünyasında, bir hegemonya atağı içinde İran’la, Yemen’den Suriye ve Irak’a vekâlet savaşlarına giriyor, Katar’da rejimi değiştirmeye çalışıyor; yakın bir dostu olduğu söylenen Omeir’ı, Fethullah’ı ziyarete göndererek, Katar’ı destekleyen AKP Türkiye’sine mesaj gönderiyor (Middle East Eye 31/07/17). Bu sırada İran, Suriye, Lübnan, Irak üzerinde bir nüfuz alanı hattı kurmaya çalışıyor. Bu iki rakip gerçek güçlerini çok aşan projelerle, ABD ve Rusya’yı da içine çekebilecek, bir sıcak savaşa doğru sürükleniyor. İsrail’i yöneten aşırı sağcı koalisyon, Suriye’de İranlı milisleri Hizbullah güçlerini bombalıyor, Hamas’ı, Filistinlileri yeni bir savaş yönünde tahrik ediyor.
Düzen dağılmaya devam ediyor... AKP Türkiye’si, adeta bu dağılmanın merkezinde ve nereye başvursa eli boş dönüyor... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024
Trump! Nasıl yani? 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları