Evren’in adaleti bile...

09 Temmuz 2017 Pazar

“Adalet değil, gaflet yürüşü bu” diye hopladı. Hem de bir Fransız TV kanalına. Başkası yapsa çoktan ülkesini şikâyet eden hain olmuştu.
Ardından, Binali Bey,
“Kabak tadı verdi!” diye zıpladı. Günlerdir, gündemin elden kaçtığına mı kızsalar...
Dalga dalga kabaran, adım adım çoğalan kalabalıklara mı öfkelenseler...
Yoksa on binleri arkasına takarak “Seseka Müdürü” diye dalga geçtikleri bir genel başkanın koşar adım liderliğe “evrilmesi”ne mi yansalar.
“Lider” tehlikeli bir sözcük zaten... Ingilizce “lead” eden, öncülük edip peşi sıra sürükleyen demek. Bugüne dek kendisinden başka birisi çıkmadı zaten...
Çıkabilme ihtimali olanları ise daha “beşiğinde” iken ya boğdurdu ya da yemleyip kapısına bağladı.
Ankara-Istanbul yolu yürümekle elbette aşınmadı.
Ama ana muhalefet başkanının attığı her adım iktidarın hatta kuyruklarının bile sinirlerini yıprattı.
Ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırdılar.
“Yürüyüş” ile “terör” arasında söylem geliştirmeye bile çabaladılar. Bu tutumun, kendilerine mideden bağlı, bazı karanlık ruhlu ve gözü kara kişileri tahrik edebileceğini bile düşünemediler.
Çok şükür, tüm tahrik ve kışkırtmalar yürünecek yollara hayvan pisliği saçılmasından ibaret kaldı.
Şaşkınlıktan ezberleri yinelemekle yetindiler.
Yürüyüşün tarihsel bir hak arama biçimi ve etkisi kanıtlanmış anayasal ve yasal bir pasif direniş yöntemi olduğunu bile unuttular.
Dillerinden düşmeyen, ama şimdi, savaş açtıkları karanlık cemaatle birlikte besteledikleri şarkıyı bile unuttular: “Beraber yürüdük biz bu yollarda!”

***

Sahi ya... Siz yollarda niye yürüyor ve ne arıyordunuz?
O dönemin haber arşivlerine bakarak bendeniz size söyleyeyim:
Başörtülü hanım kızlar her cuma günü Beyazıt Meydanı’nda toplanır ve haykırırlardı: “Eğitimde adalet...” Aslında demek istedikleri, tek istedikleri “Başörtüsüne adalet!” idi.
O yüzden siz de “Adalet”i partiye isim yaptınız. “Adalet” diye cascavlak bir parti ismi zaten eskide kalmıştı. Yanına serbest bir kafiye olsun diye bir de “Kalkınma” eklediniz. Kurnazlık yapıp bundan bir de “ak”lık çıkardınız.
Yolsuzluk, her türlü siyasi, ticari hile hurda ile tez zamanda bütünleştiğiniz için “Ak Parti” diye ortaya döküldünüz. Kalkınma zaten laf ola idi. Adaleti tümden unuttunuz.
Yürüyerek adalet aranmaz diyorsunuz. Peki, kiminle yürüdüğünüzü hadi unuttunuz... Adalet için yürüdüğünüzü nasıl unutursunuz? Peki, ya “yürümenin” bir siyasal eylem olduğunu?
Hele hele, arada yeni maddeler ekleyip düzenleyip durduğunuz ya o yasanın adını nasıl unutursunuz?
“Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”
8 Ekim 1983 - Sayı: 18185 8 Ekim 1983 tarihinde kabul edilmiş. 18185 Sayılı Yasa.
Yani bozdur bozdur harca rantını yediğiniz darbelerin en kallavisi olan 12 Eylül 1980 Evren darbesi döneminde çıkartılmış bir yasa.
Selefiniz 7. Cumhurbaşkanı Kenan Paşa, o dönemde, KHK çıkartmak yerine TBMM’de yasa çıkartmış:
“Madde 2 /b: Gösteri yürüyüşü; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak ve o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından bu kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşler.”

***

Demek ki neymiş:
* Halkı aydınlatmak için...
* Bir kamuoyu yaratmak...
* O konuyu benimsetmek için...
Yürüyüş düzenlenirmiş.
Istese şimdiki gibi KHK de düzenleyebilirdi. Ama her şeye rağmen, bugün olup bitenlere rağmen ülkeyi yasa ile, anayasa ile yönetmek istedi. Üstelik öyle yüzde 52 ile değil, yüzde 92 oy ile Cumhurbaşkanı olmuştu. Bu yasayı çıkartan, partilere bu olanağı sağlayan ise tüm zamanların en büyük darbecisi Kenan Paşa... Hem de 37 yıl önce!!
AKP lideri, “Yolda adalet aranmaz!” deyip duruyor. Haklı olmayan şeyi bulmanın imkânı yok.

***

Bu yürüyüşün ve bugünkü, görkemli olacağı belli olan mitingin özetini hafta içinde New York Times’ın attığı başlık verdi bile...
“Yürüyüş Erdoğan’ı durduramayacak. Ama Türkleri birleştirecek!”

***

Erdoğan’ı da kendi hataları, kendi yanlışları, kendi günahları ilk kurulacak sandıkta durduracak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları