Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

G20 ve ‘Radikal Belirsizlik’

06 Temmuz 2017 Perşembe

G20 ülkeleri, Hamburg’da Merkel’in ev sahipliğinde toplanıyorlar. Toplantı öncesinde yoğunlaşan tartışmalar, “Radikal Belirsizlik” başlıklı yazımda değindiğim durumun tüm özelliklerini yansıtıyordu. Bu nedenle G20 toplantısından ciddi bir sonucun çıkmasını kimse beklemiyor. Çıta, “çelişkiler daha da derinleşmesin, var olan dengeler korunsun yeter”e kadar alçaltılmış durumda.

‘Radikal belirsizlik’
Financial Times’dan Gideon Rachman’ın dikkat çektiği gibi, 2008 yılında yapılan ilk G20 toplantısında, “salonda en önemli liderin George Bush olduğundan kimsenin kuşkusu yoktu. Bugün, dünyanın geri kalanının liderlik için ABD başkanına bakabileceği söylenemez.”
Gerçekten de G20 toplantısı, Trump’ın yanı sıra Merkel, Xi Jinping, Putin gibi liderlerin pazarlık platformuna dönüşmüş durumda. Bugün ve yakın gelecekte bu liderlerin hiçbiri, “en önemli lider” unvanını alabilecek gibi görünmüyor. Bu belirsizliğin arkasında dünya kapitalist sisteminde yaşanmakta olan krizin yol açtığı dönüşümler içinde ABD hegemonyasının gerilemesi yatıyor. ABD’nin sorun çözme kapasitesi geriledikçe de onun düzenlediği, koruduğu uluslararası ekonomik - siyasi - güvenlik mimarisi çözülüyor, sorunlar ve riskler çeşitleniyor, genelde bir “radikal belirsizlik” egemen oluyor.

Bir lider aranıyor
Her kıtada çok ciddi kriz noktaları gelişiyor. En sakin gibi görünen Latin Amerika’da bile Venezüella bir yavaşlatılmış iç savaş yaşıyor. Brezilya, siyasi ve ekonomik bir krizini aşamıyor. Trump yönetimi, Küba’yı taciz etmeye başladı. Meksika, Kolombiya suç örgütleriyle baş edemiyor. Tüm kıtada su kıtlığı sorunu, siyasi yolsuzluklar gittikçe derinleşiyor.
Avrupa’da, ekonomik krizin, göçmenlik krizinin yükünü halk sınıflarının üzerine yıkmaya çalışan düzen partilerine, liderlerine yönelik bir toplumsal öfke, neo-liberal, küreselleşmeci modeli hedef alarak kabarmaya devam ediyor. AB’nin önemli ülkelerinden İngiltere’de Brexit sürecinin neler getireceği henüz belli değil. Avrupa’nın Doğu sınırlarında, Batı Balkanlar’da, Rusya’nın da katkılarıyla yeniden bir kriz olasılığı gelişirken, iki jeopolitik basınç odağı olarak, Ukrayna’nın ve Türkiye’nin ekonomik siyasi istikrarı (buralarda da Rusya etkisine rastlıyoruz) aşınmaya devam ediyor.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika, İslamcı terör, Libya kaosu, Suriye iç savaşı, Katar krizi, IŞİD sonrası sorunlar, İran’la bir savaş olasılığı altında birçok noktadan birden yanıyor. Uzakdoğu’da Kuzey Kore’nin balistik füze denemeleri, Çin denizinde yapay adalar etrafında bir ABD-Çin çatışması tehlikesi yeni bir dünya savaşı olasılığını gündeme taşıyor.
Bu kaosa düzen getirebilecek hegemonya adaylarına bakınca, ABD’nin ekonomik kültürel etkisinin zayıflamaya devam ettiği, Almanya’nın askeri güç, Rusya’nın ekonomik güç, Çin’in ekonomik ve askeri güç yetersizliği ile, ABD dışında kalanların da bir ölçek sorunu ile karşı karşıya oldukları görülüyor. Liderlik eksikliği orta ve küçük çaplı ülkelerin manevra alanını, istikrarsızlık yaratma kapasitelerini arttırıyor, jeopolitik kriz noktalarını çeşitlendiriyor.
Bu koşullarda Merkel’in partisi G20 toplantısı öncesinde yayımladığı seçim bildirgesinde, Almanya’nın ABD ile ilişkisinin düzeyini tanımlarken, geleneksel olarak “dostluktan” değil, bu kez “ortaklıktan” söz ediyor, Rusya ile “Kuzey Akım” enerji hattı projesine, ABD’nin itirazlarına kulaklarını kapatarak devam ediyor. Rusya ile Çin arasındaki yakınlaşma ilerlerken ABD’nin bir büyük strateji belirleyemediği, Ortadoğu bataklığına, istikrarsız bir liderlik altında yeniden batmakta olduğu görülüyor.
Küresel ısınma, gıda ve su kıtlığı, yeni bir mali kriz riski, ek olarak her kıtada savaş, terör, silahlanma yarışı... Bu sorunların hepsi, uluslararası işbirliği ve liderlik gerektiriyor. Birincisi, ekonomik krizin basıncı ile artan korumacılık ve rekabet eğiliminin etkisiyle giderek zorlaşıyor, ikincisi ortada yok. G20 toplantısı, bu “radikal belirsizlik” içinde başlıyor. Bir yorumcunun dediği gibi, “Sorunları daha da ağırlaştırmadan biterse başarı sayılmalı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024
Trump! Nasıl yani? 11 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları