Hikmet Çetinkaya

Anaların Çığlığını Duymayanlar!

30 Mayıs 2014 Cuma

Önceki gün İzmir’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla iki üç saat birlikteydim...
Gündem yoğundu Türkiye’de...
Bir yandan Ağrı, Yalova ve kimi ilçelerde iptal edilen yerel seçimlerin yinelenmesi, öte yandan Soma katliamıyla gündeme oturan taşeron işçi sorunu...
Yerel seçimlerin ardından CHP merkez yönetiminde bazı değişiklikler...
İzmir bıraktığımız gibi...
Gece yaşamını seven, Kordon’da kafelerde ve balıkçı lokantalarında, Marina’da, Karşıyaka’da günbatımında özgürlüğün tadını çıkaran İzmir...
Eskisi gibi güzel, özgür, demokrasiyle, sevgiyle tümleşen bir kent...

***

Uzun uzun anlatmaya gerek yok İzmir’i...
CHP’nin kalesi!
Aziz Kocaoğlu güzel işler yapmış...
Çevre ilçe belediyelerine el vermiş, bundan sonra daha da verecek...
Kemal Kılıçdaroğlu bunun altını özellikle çizdi:
“Biz büyük bir aileyiz, özeleştiri yapacağız, kavga değil. Belediye başkanlığı ayrı bir şey, ilçe başkanlığı ayrı...”
Kılıçdaroğlu partiye egemen...
Kibar, sosyal; toplumsal, kültürel olayları irdeleyen bir siyasetçi.
İyi bir edebiyat, kültür, müzik, sinema kültürü var...
Vicdani duyguları yoğun olan bir lider...
İzmir’den, PKK’nin dağa kaçırdığı çocukların annelerinin çığlığını duyuyor.
Yüreğinde insancıl bir düğüm...
Acaba çözülür mü?
Eleştirilerinde bile bu duygu ve düşünce var...
CHP İzmir’de sekiz ilçeyi 30 Mart’ta kaybetti; ikisini MHP, altısını AKP aldı...
Beklenmeyen bir sonuçtu...
Belediye başkanlarına öğütlediği, “sosyal ve kültürel” kapsamda etkinliklere ağırlık verilmesi, beş yıl sonra yapılacak yerel seçimlere kadar, kaybedilen ve kazanılan yerlerde bunların yaşama sokulması...
Parti örgütünde, parti içinde barışın, halkla tümleşip ivme kazanması...
Kılıçdaroğlu’ndan sonra konuşan Aziz Kocaoğlu da benzer bir tutum sergiledi...
Ardından belediye başkanları konuştu...
Açık açık özeleştiri yaptılar, içlerinden geçenleri, duygularını, düşüncelerini belirttiler... Acaba AKP’de böyle bir özeleştiri yapılır mıydı?
Asla!
Ne denli eleştirsek, hatta eleştirinin dozunu artırıp, CHP’ye kızıp, öfkelenip “Bir daha oyumu verirsem elim kırılsın” desek bile Atatürk’ün partisinde o mücadeleci ruh var!
Çünkü duygu var, düşünce var, vicdan var; özgürlük, demokrasi ateşi var!

***

İzmir’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında Genel Sekreter Gürsel Tekin, genel başkan yardımcıları Aytun Çıray, Veli Ağbaba, Bülent Tezcan, İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay vardı.
Toplantı sonrasında gazetecilerle konuştu Kılıçdaroğlu.
Diyarbakır’da PKK’nin kaçırdığı çocuklar, RTE’nin tavrı...
Kılıçdaroğlu haklı olarak eleştirdi RTE’yi...
Şöyle dedi:
“Nasıl bir başbakan ki, yasadışı örgütten yardım istiyor.”
İşte öyle bir başbakan RTE...
Eser, gürler, gazetecilere verir veriştirir...
Havuz medyası elinin altındadır, medya patronlarına gözdağı her zaman gündemindedir...
Kılıçdaroğlu “Hükümet ağlama yeri değil, Başbakan da muhalefet partisi lideri değildir” diyor.
Gelin de bunu yurdumun güzel insanlarına anlatın.
Türkiye’nin geldiği noktaya bir bakın...
Kaçırılan çocuklar için gözyaşı döken anaların çığlıkları...
Çözüm ne?
A, B, C planlarıymış...
BDP’li vekil yanıt veriyor:
“Kandil’e gidelim, tüm çocukları geri getirelim... Siz müzakere süreci için düğmeye basın...”
Türkiye sınırları içinde eyalet mi var, başka bir devlet mi kuruldu?
Neyin müzakeresi?
Etnik kimliğimiz, dinimiz, dilimiz, inancımız ne olursa olsun, barışa, demokrasiye, özgürlüğe açılan kapı “müzakere” değil, yeni dünya düzenine, emperyalizme karşı dik durup, sömürü düzenine karşı anayasal haklarımızı hep birlikte kullanmaktır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları