Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Adalet Yürüyüşü ve ‘şeytanlaştırmak’!

27 Haziran 2017 Salı

“Şeytanlaştırmak” (demonizing) siyaset ve iletişim bilimlerinin çok sık kullandığı bir terimdir:
Muhalifini, yerleşik inançlar, özellikle de din ve milliyet üzerinden suçlayarak değersizleştirmek, mahkûm etmek anlamına gelir.
***
Ülkemizde Erdoğan-AKP iktidarı, bütün muhaliflerine karşı bir “şeytanlaştırmak” stratejisi uyguluyor:
Önce Erdoğan, bazı kişileri, grupları, en ağır sözcüklerle eleştiriyor, ihanetle suçluyor, bildik iletişim bilimi deyimiyle, “şeytanlaştırıyor”:
Sonra partililer, medyadaki tetikçiler, sosyal medya trolleri, hep bir ağızdan, koro halinde sık sık bu “şeytanlaştırmayı” tekrarlamaya başlıyor...
Böylece toplumun “Beyni yıkanıyor!

***

İşin ilginç ve korkutucu tarafı bu “şeytanlaştırmanın” hedefinde olan kişi ve gruplar sık sık da değişiyor, yani herkes tehlike altında:
Özellikle Erdoğan-AKP iktidarına yakın olanlar, onunla ittifak etmiş olanlar, bir iç veya dış siyaset çizgisinin değişmesi sonunda derhal hedefe konuveriyor!
Bir zamanlar kendisiyle ortak kabine toplantısı yapılan, birlikte tatile gidilen, “Kanka” denilen, şimdi ise bütün bir Ortadoğu politikasının kendisinin tasfiye edilmesine bağlandığı, Suriye Devlet Başkanı Esad, dış politikadan sadece bir örnek...
İç politikada ise bir zamanlar, “Hoca Efendi Hazretleri” denilerek adeta tapınılan, şimdi de “Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması”, FETÖ/PDY lideri denilen Fethullah Gülen bu “şeytanlaştırmanın” en güzel örneği.
Elbette Kürtlere yönelik sık sık değişen politikanın cilvesi olarak bir zamanlar “Bebek katili” diye anılırken, sonradan “Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunuyor”, “ülkenin önünü açıyor”, “görevini yaptı” denilen, şimdi de yine “terörist başı” diye eski konumuna yollanan Abdullah Öcalan da hem iç hem de dış politika açısından ilginç bir başka örnek.

***

İktidar bütün medyayı ve daha da önemlisi bütün yargıyı kontrol ettiği için bu “şeytanlaştırma” operasyonları son derece etkili oluyor.
Her gün bütün gazetelerde ve televizyonlarda bağırarak tekrarlanan suçlamalar toplumun belleğine kazınıyor:
Suçlanan kişi ve gruplar hakkındaki iddiaları, siyasal veya hukuksal olarak eleştirmek, gerçeklere uygun olmayan iddialara, yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklere itiraz etmek, derhal, onlarla birlikte şeytanlaştırılmaya, medyada linç edilmeye...
Hatta, “Terör örgütüne üye olmadan yardım etmekle” suçlanarak hapse bile atılmaya yol açıyor!

***

16 Nisan’da Parlamenter Demokratik Rejimi bitiren darbeden sonra iyice belirginleşen Tek Adam Yönetimi’nin haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklerine karşı Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü de bu “şeytanlaştırma” operasyonlarından nasibini alıyor:
İlk olarak yürüyüşün bizzat kendisi, PKK ve FETÖ olarak iki ayrı terör örgütü ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor.
Gerçeklere çok aykırı olduğu için akla ve mantığa da sığmayan bu iddia pek geçerli olamıyor.
Ama özellikle HDP’nin de meşru bir siyasal parti olarak yürüyüşe verdiği destek, derhal PKK ile ilişkilendirilerek, aslında adaletten yana oldukları bilinen bazı kişi ve grupları dahi etkiliyor ve onların tepkisine yol açıyor!
Elbette bu tepkiler, iktidar çevreleri, tetikçi medya ve çeşitli kimlikler altında kendilerini gizleyen sosyal medya trolleri tarafından da büyük ölçüde tahrik ve teşvik ediliyor.

***

Arkadaşlar, “şeytanlaştırma” operasyonlarının beyninizi yıkamasına izin vermeyin, bu tuzağa düşmeyin:
Bu Adalet Yürüyüşü hiçbir terör örgütünün işine yaramaz, çünkü Hukuk Devleti ve şeffaf, bağımsız bir Adalet Sistemi, bütün terör örgütlerinin en etkili ilacıdır...
Ve unutmayın, böyle bir Adalet Sistemi ise ancak, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik yapmış olanlara bile adil davranarak kurulabilir!
DİREN ADALET...
DİREN DEMOKRASİ!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları