Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

K-ömür Dediğin...

25 Mayıs 2014 Pazar

Soma’daki malum maden ocağının ölüm kapısından çıkıp dar ve dik merdivenleri tırmanmak üzereyken başında bareti, incecik bedeni, acıyla perdelenmiş gülümsemesiyle 25 yaşlarındaki bir madenci omzuma dokundu. Daha selamlamadan, Balbay Abi beni tanıdın mı?” diye sordu.
Yüz tanıdık geldi ama bu yörede, yüzlerce bedene mezar olmuş maden ocağının dibinde önceden tanıştığım gençle yolumun nerede kesişmiş olabileceğini kestiremedim.
Bereket beni daha fazla zorda bırakmadı, hemen kendisini tanıttı. Silivri yargılamalarının yapıldığı spor salonundan bozma cezaevi içindeki mahkeme salonundaki güvenlikten sorumlu jandarma erlerinden biriymiş.
Erler beşer adım aralarla etrafımızı kuşatır, bizi her kimdense korurdu.
Ayaküstü o günlerden söz ettik. Askerlik bitmiş, memlekete dönmüş. Maden ocağında iş bulmuş. Kazadan sağ kurtulanlardan...
Anlattıklarını dinlerken aklıma onlarca Yemen türküsünden biri geldi:
Yemen yolu çukurdandır
Karavanam bakırdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir...

***

Elbet madencimiz de fakirdendir... Soma gezisi sırasında, o kısacık zamanda tanıdıklarımız, gözlemlediklerimiz bir yana günlerdir maden faciasının altında kalan hayatların öyküleri yayımlanıyor. Her biri ötekinden yürek burkucu...
Zeytiniyle incirini kimlik edinmiş, dağlarından yağ ovalarından bal akan Ege’nin o bereketli toprakları üzerindeki insanlar, umudu toprağın altına gömmüş.
Yöre insanlarının hesabı çok basit; 10-15 yıl önce, ürettikleri bir kilo tütünle iki kilo et alabiliyormuş. Bugün 250 gram. Tütün, pamuk para etmez olmuş. İnsanlar, hükümetin koyduğu kota yüzünden ekemez olmuş. Hal böyle olunca, maden ocağında çalışmak ayrıcalık olmuş. Öyle ki, son yıllarda aileler kızlarını istemeye gelene, “Oğlunuz madende mi?” diye soruyormuş. Madendeyse, gelir garanti, kız verilir...
Ege’nin bereketi için bir başka anlatım şudur: Ayağını toprağın içinde biraz fazla tut, filiz vermeye başlar!
Bir bölge böylesine verimli ovalarla, dağlarla dolu olsun, insanları böylesine ilkel koşullarla işletilen bir madene mahkûm olsun..
Böylesi ancak çok özel bir çabayla başarılabilir...

***

Hükümet her zamanki, kriz ortamında krizin özünün konuşulmasını önleme yöntemiyle Soma gerçeğinin üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak bunu yaparken maden faciasından daha derin sosyal enkazlara neden oluyor.
Soma faciasının yaraları kanarken Okmeydanı’nda faili meşhur bir provokasyon yaşandı... Toplumsal acılar karşısında iktidar mantığının ne olduğunu en iyi ortaya koyan söylem Kızılay İstanbul Şube Başkanı İlhami Yıldırım’ın sosyal medyada paylaştığı derin görüşleri oldu. “Ya bu ülkede eşek gibi sessizce yaşayacaksınız ya da defolup gideceksiniz” diyen kişi Türkiye’nin en büyük kentinin Kızılay başkanı!
Kızılay’ın kendisi afet bölgesi olmuş!
Aslında Başbakan’ın polise adeta vur emri verdiği, yaşamını yitiren genç için “Ölmüştür, geçmiştir” dediği bir ülkede Kızılay başkanının başka türlü davranması da beklenemezdi.
Kömür karası, ömür törpüsü bir düzende yaşıyoruz.
Şu sözü bir kez daha, bin kez daha toplumun belleğine çakmak gerek:
Diktatörlük; bir kişinin milyonlarca kişiye zulmetmesi değildir, milyonlarca kişinin bir kişinin zulmüne boyun eğmesidir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları