Hikmet Çetinkaya

Soma’da Ölüm, Yas ve Öfke...

16 Mayıs 2014 Cuma

Işığın otların üzerine düştüğü saatlerde, bir çiçeğin şarkılarla doğduğunu görmeden, 20 günlük bebeğini karısına bırakırken “Aşkım işe gidiyorum” diyerek ayrılan o emekçi...
Eşi Rabia’nın gözyaşları...
Bir acı, öfke, hüzün!
O son yolculuk...
O kır çiçekleri şarkılarla doğmayacak, şafak sökerken uyanmayacak Mehmet, Emin, Süleyman...
18 yaşını doldurduğu gün sigortalı olmak için maden ocağına giren Ali ve arkadaşları...
Derin bir uykuya daldılar, uyanmayacaklar...
Ölümün kelimelerini seyrediyoruz hep birlikte, bekliyoruz; sonu yok çürümenin, acı çekmenin.
Paramparça heceler kalacak geriye o kara toprakta.
Yokluğumuz nerede saklı bizim?

***

Derin ve sessiz bir akşamın boşluğuna yürüyorum, o paramparça olmuş heceleri yazıyorum bir süre.
Gece sessiz bir çığlık...
Analar, babalar, kardeşler, arkadaşlar yorgun!
Aradan geçen bunca saat...
Tünelin ucundan canlı hiçbir işçinin çıkamayacağı kesin!
Umutlar yavaş yavaş yitiyor...
Bir olasılık var yüreklerde:
“Acaba revire girenlere gidildi mi, orada sağ kalanlar var mı?”
İnsan umutla yaşar!

Hiçbir zaman umudunu yitirmemeli!
Somalı maden emekçilerinin aileleri, arkadaşları da aynı duygu içinde...
Oysa içeride yangının, zehirli gazın olduğunu biliyorlar.

***

Asla bu gibi olaylar bir kazası falan değildir...
Emek sömürüsüdür, sermayenin daha fazla para kazanması için güvenlik önlemleri almamasıdır...
Depremler de öldürmez, yapılar öldürür!
Derme çatma yapılar 17 Ağustos 1999 depreminde nasıl yıkıldı, evler nasıl denize gömüldü!
Marmara depreminde on binler öldü...
Maden cinayetleri de böyledir!
Öyle madenlerdeki iş kazalarından, 1800’lü yıllardan, 1900’ün başlarından örnekler vererek, kıyaslama yaparak size “biat edenleri” kandırabilirsiniz elbet.
Türkiye ucuz emek cenneti...
İş güvenliği, çalışma koşulları, iş cinayetleri...
Bu konuları dün yazdım örnekler vererek.
İşin kuralı yok.
Bir işveren maden ocağına kaç kişinin girdiğini, vardiya değişimi sırasında galerilerde ne kadar emekçinin çalıştığını bilmez mi?
Şirket, holding, Soma madenlerinde devletin taşeronu...
Çok geniş havzada değişik ocakları var!
Çıkarılan kömür devlete satılıyor, o kadar!
Taşeron şirket, üretimi her geçen gün artırıyor, maliyeti aşağıya çekmek için güvenliğini pek önemsemiyor.
İşin gerçek yüzü bu!

***

Soma’da madenci aileleri acılı, öfkeli...
Siyasal iktidar taşeron şirkete toz kondurmuyor, yurttaşlara “Kışkırtmalara dikkat edin” uyarısı yapıyor.
Anlı şanlı medyamız, özellikle canlı yayın yapan haber kanaları, gerçekleri söyleyenlere ağzının payını veriyor:
“Siyaset yapmayın!”
Üç yıl önceye dek maden işçisi olan genç, haberciyi neden kızdırdı?
Çünkü eski maden emekçisi şöyle demişti:
“AKP’nin taşeronu olan şirket daha çok para kazanma hırsı nedeniyle iş güvenliğini sağlamadı.”
Bu gerçeği söylemesi, siyaset oluyor...
Emekçi bu söz kesmeye de yanıt verdi:
“Siyaset yapmıyorum içimden geçenleri söylüyorum.”

***

Yorgun bir ikindi...
Katliamda ölenlerin adları okunuyor Kırkağaç’ta.
Belediyenin soğuk hava deposu morg haline dönüştürülmüş.
Önünde yaslı, öfkeli insanlar var...
Kimisi dua okuyor, kimisi ağlıyor. Çığlıklar göğün maviliğinde yankılanıyor.
Güneş batacak üç-dört saat sonra...
Onlar acılarıyla, yalnızlıklarıyla, hüzünleriyle, öfkeleriyle baş başa kalacak...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları