Hikmet Çetinkaya

Zorbalık!..

13 Mayıs 2014 Salı

Öyle sessiz, kendi halinde, durgun bir su gibi akacaksın, susacaksın, konuşmayacaksın...
İstediği bu!
Her şeyi sen biliyorsun, sultan mısın, padişah mı?
Mesele hayatın karşısında, bükülmeden durmaktır, “van münit” çekmek, öyle kolay değildir...
Soyana, soydurana, emperyalizme, büyük patrona, anlayacağın Obama’ya çek bakalım “van münit”i!
Gücü tükenmeyen bir toplum şu ya da bu şekilde kendi düşüncelerini savunacaktır; hukuktan, eşitlikten yana tavır alacaktır.
Bozkır akşamlarında açan bir kırmızı gelincik umutları çoğaltırken küskün bir aydınlığı asla beklemeyecektir.
Yüreğinde bir sevda, bir ışık, uzun bir yolculuk, her zaman olacaktır.
Bir çınarın gölgesinde düş kuran çocuklarımız, bize hayatın penceresini açarken gülümseyecektir.
Bağır sen istediğin kadar, bağır...
Yalnızlığımız katran karanlığından bile olsa yolculuğumuz bitmez, uzundur...
Çiçekler sevişirken günbatımında, bir dost eli uzanır, umut fışkırır topraktan, milyonlar arasında, gölgesi suya düşmüş yitik geçmişimiz kıpırdanır...

***

Azarlama, tehdit, ananı da al git...
Nerede kaldı sizin demokrasi ve özgürlükleriniz?
Anlatılan bir masaldı, darbeciler falan filan...
Demokrasi dilinizden düşmüyordu; özgürlükler, neler neler...
Derdiniz otokratik, buyrukçu, aşağılayıcı, azarlayıcı bir devletti ama bunu sizi terk eden kimi liberaller görmüyordu..
Görenler ise darbeci!
Öyle değil mi Paşam!
Yurtsever, demokrat, solcu, sosyalist, komünist, demokrat...
Tümü! Postalcı değil miydi size göre!
Geçti o günler geçti! Şimdi salonda kükreyen zat, arkasından giden devlet!
Neymiş?
İkinci “van münit”miş, yok çok konuşmuş Feyzioğlu, yapılır mıymış...
Konuşmanın içeriğine bir bakın zahmet olmazsa. Okuyun, özümseyin, biat etmeyin! Gözlerinizi yumun, üç beş saniye düşünün...
Berkin’in babası Sami Elvan’ın sesine kulak verin:
“Berkin’in mezarına diktiğim çiçekler, Berkin’i vuranların annelerine hediyem olsun.”
Şehit annelerine bakın...
Zindanlarda yatanlara, derin vadilerde, dağlarda etkisiz hale getirilen çocuklarımızın annelerine...
Hayata bir bakın...
Çiçeklenmiş dağlara, masmavi denize, özgürlüğe...

***

Bir ucu denize çıkan yollar, umut toplayan çocuklar, gençler...
Ne kadar çok gereksinimimiz var sevgiye...
Bir yanda umut, öte yanda hüzün!
Tek adamlığın, baskıcı rejimlerin, faşizmin ne olduğunu anlattık uzun uzun...
Bir dönemin demokrasi kahramanları, ibrikçileri şimdilerde muhalif olmuş ya, o bile yeter!
Oturup uzun uzun düşünmenin sırasıdır...
Tek adam, baskı, şiddet! Tüm sorun kaya gibi sağlam olmak, demokrasi ve özgürlük mücadelesi vermek.
Sıfırlanan hesaplar, kasalar, masalar...
Öyle sessiz ve kendi halinde akmamalı ırmaklar...
Coşkulu! Sevdalı! Umut dolu!
Toplum gün gün kayalaşmalı, umutsuzluğa düşmemeli...

***

Sen ne kadar vicdansızsın arkadaş!
Berkin’in üzerinden siyaset yapıyorsun, terörden söz ediyorsun, ardından demokrasiden, özgürlüklerden, barıştan...
15 yaşında bir çocuk!
Katilleri belli ama bulunmuyor.
Neden?..
Berkin’in elinde sapan, bıçak, taş varmış!
Öldürülmüş bir çocuk; annesi, babası, yakınları...
Mezarında çiçekler bak!
O çiçekleri Berkin’in babası dikmiş, mezarı çiçeklenmiş...
Ne diyor gözü yaşlı baba:
“Ben bu çiçekleri Berkin’i vuranların annelerine hediye ediyorum!”
Ölen çocuklar için sakin ol bir gün olsun! Hiç konuşma!
Eğer hukuk umut olmayacaksa, eğer yaşam karanlığın içinde sürecekse...
O son umut demir sürgülü kapıların arkasında sürecekse...
Onu da anlat bize! Anlat bilelim! Benim bildiğim bir şey var, onu da ekleyeyim arkadaş:
“Bu millet zorbalığa boyun eğmez...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları