Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Referandum: Demokrasinin kurum ve kuralları...

10 Mart 2017 Cuma

İktidarların, ilkelerine veya daha önce verdikleri sözlere aykırı olarak izledikleri “Fırsatçı politikalar”, taraftarları tarafından, kamuoyuna “Gerçekçi politika” veya “Reel politik” diye yutturulur!
Elbette “Gerçekçi” denilen ama aslında “Fırsatçı” olan bu politikalar, ya geçmişe dayalı ya da geleceğe yönelik “Büyük hayaller” ile de harmanlanarak, güncel dalgalanmalar, “ideolojik modeller” içinde eritilmeye çalışılır.
Genellikle demokratik olmaktan çok demagojik olan, yani temel hak ve özgürlükleri korumak yerine, seçmenin duygularını okşayarak kendi iktidarlarını sürdürmek isteyen politikacıların başvurdukları bir yöntemdir.
Kimi zaman da, tek adam yönetimlerinde, birikimi ve donanımı yetersiz olan liderlerin, aşırı değişken, sert duygu ve düşüncelerinin, intikam duygularının veya para ve iktidar hırslarının dışa vurumu biçimlerinde de görülür.
Yerleşik ve sağlıklı demokrasiler, anayasal yargı denetimi gibi, ikinci meclis gibi, etkili işleyen demokratik kurum ve kurallarla, bu “Fırsatçı politikaların” olumsuz sonuçlarını ya engelleyebilir, ya da en aza indirebilirler.
Buna karşılık, “denetim ve denge” mekanizmalarını iyi kuramamış, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkileri iyi düzenleyememiş toplumlarda, bu “Fırsatçı politikalar” büyük sorunlara yol açabilir.

***

Sanıyorum Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu iç ve dış sorunların temelinde “Demokrasinin kurum ve kurallarının etkin ve verimli işletilememesinden kaynaklanan” yetersizlikler yatmaktadır.

***

Aslında Demokrasinin etkin ve verimli bir biçimde işletilememesinden kaynaklanan aksaklıklar yine demokrasi içinde ve demokratik yöntemlerle, yani şeffaf tartışmalar, danışmalar, ve uzlaşmalar ile çözülmelidir.
Oysa Türkiye’de rejimin hem istismarına hem de ihlaline yol açan eksiklikler ve bozukluklar, önümüze konulan Referandum’la, demokrasiyi ıslah ederek değil, ortadan kaldırarak çözülmeye çalışılmaktadır.
Ve ne yazık ki, Anayasa Mahkemesi gibi, Yüksek Seçim Kurulu gibi, Danıştay gibi, Yargıtay gibi, Meclis gibi, aslında Demokratik rejimin bekçileri olması gereken kurumlar, baskı altında gerçekleştirilmeye çalışılan “Demokrasinin bu yok ediliş sürecine” destek vermekte, en azından, sessiz kalmaktadırlar. (Tarih ve vicdan unutmaz!)
Ama ben yine de insanlığın daha demokratik, daha özgürlükçü, daha eşitlikçi bir yapıya doğru gerçekleşen evriminin, Atatürk Devrimleri ile feodal din/tarım toplumunun zincirlerini kırmış, tek ve biricik Müslüman ülkesi olan Türkiye’de, geri çevrilebileceğini düşünmüyorum.
Referandum’da hissedilen “Hayır” eğiliminin ağırlığı buradan geliyor sanıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları