Hikmet Çetinkaya

Şeytanın suç ortağı...

09 Mart 2017 Perşembe

Kadınlar umuttur...
Kadınlar aşk...
Kadınlar hayattır...
Kadınlar dayanışmacı...
Kadınlar özgürlüktür...
Türkiyeli kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne, cinayet, tecavüz, psikolojik ve ekonomik baskı, şiddet sarmalı içinde girdiler.

Buna karşın kadınlar sinmiyor, kadere boyun eğmiyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre son 7 yıla baktığımızda 1673 kadın öldürülmüş.
Katillerin çoğu baba, koca, erkek arkadaş.
Verilere göre Türkiye’de 137 sığınma evi bulunuyor.
Tüm bu olumsuzluklara karşın kadınlar direniyor, özgürlükleri için mücadele veriyor.
Onlar yaşamı tekrar kuruyor, hayattan vazgeçip bir köşeye çekilmiyor.
Hayata sımsıkı tutunuyor kadınlar, özgürlüklerini kazanmak, toplumda kalmak için direniyor.
Erkek egemen toplumlarda kadına düşmanlığın kaynağı kutsal kitaplardır.
Tek sözcükle dindir...
Havva olmasaydı, Adem günahı öğrenmeseydi, erkek kadının sunduğu elmayı dişlemeseydi, insan cennetten kovulur muydu?
Hangi kutsal kitabı açsanız “kadın”la “günah” arasındaki ilişkiler yumağının ipliğiyle örülen çorap, erkeğin başına geçirilir.
Adına kadın denilen cadı...
Erkeği baştan çıkarıp cehennemlik yaratığa dönüştüren büyücü.
Şeytanın suç ortağı...

***

Gelin yakın tarihin sayfalarını karıştıralım bugün...
Yüzyıllar boyu, aklını Tanrı’ya emanet eden, yalnız inancına sığınan erkek, kadın karşısında ya istavroz çıkardı ya aptes tazeledi.
Saçı uzun aklı kısa, eksik eteği köleleştirmekten başka bir şeyi aklının ucuna getirmedi.
İnsanı, kulluktan kurtarıp bireye dönüştüren, Aydınlanma Devrimi bile kadına haklarını vermekte zorlandı.
20. yüzyıl Avrupa’sının sözüm ona uygar kimi toplumunda kadının siyasal yaşamda adı geçmiyordu.
Ne seçmendi kadın ne de seçilebilirdi...
Mustafa Kemal, Anadolu’da yaşayan kadını kara yazgıdan kurtaran kişiydi.
1923 Yurttaşlar Yasası yani Medeni Kanun Meclis’ten geçirildi. Avrupa’da benimsenen en ileri kadın hukuku Türkiye’de hayata geçti.
1 Eylül 1926’da “Medeni nikâh zorunluluğu” yasası çıkarıldı, kadın erkeğin iki dudağı arasından kurtarıldı. Yasal güvence kazanıldı.
8 Aralık 1934’te Anadolu kadınına seçme ve seçilme hakkı tanındı.
1935’in Ocak ayında kadınlar seçme ve seçilme hakkını kullandı, Meclis’e 18 milletvekili girdi. O tarihte kimi Avrupa ülkelerinde bu hak kadınlara tanınmamıştı...

***

Çok şey borçluyuz kadınlara...
Onlar bizim başımızın tacı olmalı, bir hayat ağacı, bir öykü, şiir, roman...
Onlar direnmekten vazgeçmiyorlar. Onlar erkeklerden daha çok düşkünler özgürlüklere.
Onlar evinin değil toplumun kadını olmak, üretimde görev almak için çırpınıyorlar.
Akan bir uykunun içinde olmuyor kadınlar. Sımsıkı sarıldıkları hayatı, yaşanır kılmak için mücadele ediyorlar.
Bir çiçek atlası içinde olmalarını dileyelim tüm kadınlara.
Ankara’daki etkinliğe giderlerken trafik kazasında ölen 7 kadın emekçinin yasını tutalım.
Sevgili kadınlar!
Bir İstanbul akşamının pusu kurulmuş yıldızlar bahçesindeydiniz...
Hiç yazılmamış şiirlerde, öykülerde, romanlardaydınız siz...
Her dokunuş ve bakışınız, yüreğinizde büyürdü uslu bir çocuk gibi...
İçinizde bir çağlayan, bir umut vardı...
Leylak kokulu, üzüm kokulu, lavanta kokuluydunuz...
Tecavüze uğradınız, öldürüldünüz, şiddet sarmalında yaşadınız, yaşıyorsunuz...
Dingin akan bir suda siz varsınız...
Otları dağlayan alevler gibisiniz...
Siz hayatsınız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları