Hikmet Çetinkaya

Hukuk Nöbeti...

07 Mayıs 2014 Çarşamba

Hukukun “guguklu çalar saat olmadığını” söylesem; birey için her zaman gerektiğinin altını çizsem; Yargıtay’ın umutsuzluk değil umut olduğunu anlatsam; önce Başbakan kızar, öfkelenir...
Ama!
Hukuk umuttur!
Hayattır!
Hukuk umut olmazsa adalet ne işe yarar, anlatır mısınız?
Ülkemizde son umut Anayasa Mahkemesi oldu...
Pek çok dosya var orada bekleyen ama bir karar çıkmıyor...
Örneğin Balyoz davası...
Yargıtay onadı çünkü!
Davaların bazıları AİHM’ye gitti...
Salt Balyoz değil, başka davalar da!
Bu arada ölümler kapıyı çaldı, hastalıklar...
Hasdal, Mamak, Sincan, Silivri...
İç hukuk tükenmeden, umutlar yitmeden, aydınlık, masmavi bir gökyüzünün özlemini çekenler var.
Onlar da insan...
Çocuklar, kadınlar, askerler, öğretmenler, işçiler, gençler...
Aynalı bir gökyüzüne hasret, hayata hasret, çocuklarına, eşlerine hasret!
Hukukun yerini “dini duyguların” aldığı bir toplumda, adalet nedir ki!
Bayraktar dışında üç eski bakanın konuşmalarını dinleyince şaşıranlar olmuş.
Ben hiç şaşırmadım!
Üç bakan, Meclis kürsüsünden yolsuzluk ve rüşvet savlarına açık yanıt verecekleri yerde, işi “başörtüsünü savundum başıma bunlar geldi” diye yakındılar.
Bir o 700 bin dolarlık saati...
Fatura başkasının üstüne, garanti belgesi kendisine verilmiş...
Zaten bu işin üstü örtülecek!
15 kişilik komisyonda 9 üye AKP milletvekili...
Oldu da bitti maşallah!

***

Albay Murat Özenalp genç yaşta yaşamını yitirdi...
Son görüşmesini, eşi ve çocuklarıyla yaptı.
İçimde bir alev kuşu vardı, bir hüzün, hiç tanımasam bile...
Neden yarım bırakılır yaşam, neden konuşmaz insanlar, toplum niçin vurdumduymaz bu kadar?
Hep sorarım ama yanıtını alamam!
Sonsuzluğun acısıyla uyandığımız alaca bir şafak, çocuklar, gençler, insanlar...
Nice kıyımlar!
Zindanlar!
Hukuk herkes için umut olmazsa ne işe yarar!
O son fırtına, yağmur, kış, ilkyaz...
Güneşin güler yüzü, masmavi bir derinlik!
Anayasa Mahkemesi’nde altı aydır bekleyen Balyoz davası hükümlülerinin “bireysel başvuru” dilekçeleri...
Ortada bir hukuksuzluk yok mu?
Var!
O zaman bir kez daha sorayım:
“Neden tepkisiz bu toplum?”
Kemoterapi tedavisi gören emekli Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, hasta yatağından kalkarak AYM önünde başlayan “hukuk nöbeti”ne geldi ve destek verdi.
Nöbet, bireysel başvuruların AYM’de sonuçlanmasına dek sürecek.
Biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz ama Türkiye’de adalet çiğneniyor açık açık...
Medyaya sansür konuluyor, çocuklar zindanlarda şiddete ve tecavüze uğruyor.
Anayasada “uluslararası hukuk”u kendi iç hukuku kabul eden, bunun için de garanti veren devlet, evrensel hukuku görmezden geliyor, daha doğrusu çiğniyor.
Bunlar övünülecek şeyler değil...
Türkiye için yüz karası!
Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği kararlar ortada.

***

Kendi çocuklarının başlarına gelenlerden “çete-paralel yapı-haşhaşi” gibi kavramlarla başkalarını sorumlu tutan devlet, başkalarının çocuklarını, babalarını zindana atıp yargılayarak 30 yıl hapis cezası verirken “hukuk-adalet” diyor...
Nerede uluslararası hukuk!
Haksızlık ve hukuksuzluğun diz boyu olduğu bir demokratik devlet olur mu?
Her şey dönüp dolaşıp “dini duygulara” geliyor, bakanlar kendilerini öyle savunuyor...
Laik devletmişiz...
Unutmayın, demokrasi olmadan laiklik olur ama laiklik olmadan demokrasi olmaz...
Hukuk hiç olmaz!
Adalet ise nerede biliyor musunuz?
Adalet Sarayı’nda...
Sarayda hukuk ve adalet olur mu, bir düşünün isterseniz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları