Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Demokratik milliyetçilik

28 Şubat 2017 Salı

İktidar, Başkanlık Rejimi’ne de Parlamenter Rejime de benzemediği için “ucube” niteliği taşıyan bu “Cumhurbaşkanlığı Rejimi”ni ne bahasına olursa olsun uygulamak istiyor...
Bu uğurda sırasıyla, önce Kürt milliyetçiliğini sonra da, Türk milliyetçiliğini, aşırı biçimlerde kullanıyor ve toplumu tehlikeli noktalara götürüyor.

***

Burada hemen en başta vurgulamak istediğim nokta şu:
Din, mezhep, ırk, milliyet gibi “kimlikler” mukaddes kavramlardır.
Bu mukaddes kavramların siyasette, “çatışmacı” bir yaklaşımla, “ötekileştirme” ve “dışlama” stratejileriyle kullanılmaları toplumu böler...
Daha da ötesi, mukaddes nitelik taşıyan bu “kimliklerden” herhangi birinin, “Tüm din, mezhep, ırk ve milliyetleri eşitkabul eden Özgürlükçü Demokrasi” yerine, iktidarın ana ideolojik ekseni yapılması, öteki insanları dışladığı için toplumu Faşizme götürür!

***

Erdoğan/AKP iktidarı, önerdiği bu “ucube” rejimi topluma siyaseten kabul ettirmek için, önce Kürt milliyetçiliğini kullanmıştır:
“Barış Süreci” denilen dönemdeki bu uygulamada, “Milliyetçiliğin ayaklar altına alınması”, Türk milliyetçiliğinin inkâr edilmesi, devlet kurumlarının adlarından bile
T.C. ifadesinin çıkarılması, Öcalan’ın yüceltilmesi, PKK’nın mevzi kazanmasına sessiz kalınması, göze çarpan özelliklerdir. (Bu bağlamda, iktidar mensuplarının söyledikleri, yandaş yazarların, tetikçilerin, dalkavukların yazdıkları, hâlâ her gün Sosyal Medya’da dolaşmaktadır.)
Bu strateji, Kürt Siyasetinin “Seni Başkan yaptırmayacağız” söylemi ile iflas etmiştir.

***

“Kürt milliyetçiliğine” dayalı ilk strateji iflas edince, MHP içinde liderliği zayıflayan Bahçeli’nin (belki de koltuğunu korumak amacıyla) inisiyatif alması sonunda, devreye “Türk Milliyetçiliği” sokulmuştur:
HDP milletvekillerinin ve belediye başkanlarının, birçok yazarın, çizerin, akademisyenin (bu arada Cumhuriyet gazetesi mensuplarının) PKK terör örgütü ilişkisi ile suçlanarak hapse atılması bu dönemin belirgin özelliğidir.
Eski “Türk-İslam Sentezi” sloganlarının, vurucu örgütlenmelerinin ve (Kırmızı Kedi, MSM gibi) saldırılarının devreye sokulması da bu stratejinin bir sonucu olarak göze çarpıyor.

***

Yapılan hesap açıktır:
AKP’nin oyları bir rejim değişikliğine yetmediği için önce Kürt Milliyetçiliği ile ittifak aranmış, bu strateji tutmayınca Türk Milliyetçiliği ile ittifaka dönülmüştür.
Ama evdeki hesap çarşıya uymayacaktır:
Araştırmalar gösteriyor ki, Kürt Milliyetçiliğinin “Hayır” dediği “Antidemokratik Ucube Tek Adam Sistemi”ne Türk Milliyetçiliği de “Hayır” demektedir.
Çünkü Türkiye, artık milliyetçilik ideolojisinin Faşizan eğilimlerle, ayrılıkçı ve dışlayıcı olarak bir diktatörlük aracı niteliğiyle kullanılmasına karşı çıkmakta, herkesin, her milliyetin, ırkın, dinin, mezhebin kendi kimliği ile eşit ve özgür olarak, barış içinde birlikte yaşadığı bir toplum ideali etrafında bütünleşmektedir.
BU ANLAMDA REFERANDUM,TÜRKİYE’NİN BİR UYGARLIK VE DEMOKRASİ SINAVINA DÖNÜŞMÜŞTÜR! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları