Hikmet Çetinkaya

Her Yer Bariyer, Her Yer Polis

02 Mayıs 2014 Cuma

Gaz bombası, basınçlı su, kimyasal su, saldırı...
Günlerce “önemli istihbarat aldık” masalı, halkın korkutulup sindirilmesi, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine gözdağı verilmesi...
Halk korkusundan evlerinden çıkamadı...
İstanbul dün “yasak şehir” olmuştu...
Türkiye’yi yönetenler, siyasal iktidar, AKP, şiddeti kullanarak oy almayı başarıyor...
Şiddet, baskı, korku, yılgınlık üretmekte üzerine yok!
11 ay önce başlayan Gezi Direnişi, Taksim, gençler...
Rövanşı 30 Mart seçimlerinde alınmıştı ama yetmedi, dün yeniden İstanbul’da ikinci bir rövanş sergilendi...
Kazanıldı mı?
İstanbul polis tarafından kuşatılmış, Boğaziçi Köprüsü’nden geçiş neredeyse kapatılmış, Beşiktaş ve Şişli savaş alanına dönmüştü.
Şiddet şiddeti doğurur...
Aynen öyle olmuştu!
CHP’li milletvekillerinin, sendikacıların çabası boşunaydı...
Polislerin başındaki amir buyruğunu verdi:
“Sulayın!”
TOMA’lar sulamaya başladı...
Beşiktaş ve Şişli’de çok sayıda yaralı, gözaltı vardı... Yaralılar arasında çocuklar, kadınlar, gazeteciler ve polisler de bulunuyordu...
Ankara da İstanbul’dan farksızdı...

***

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın çocuklarımıza “çığlık atmayı önermesinden” iki gün sonra İstanbul’da belki yüzlerce çocuk, gaz kapsülünün patlayıp havaya yayılmasından sonra çığlık atıyordu.
Bilmem sayın bakan o fotoğrafları gördü mü?
Gözüne limon sıkılan bir çocuk ağlarken çığlık atıyordu:
“Ölüyorum anne!”
Annesi yanı başındaydı...
O da gaz yüzünden ağlıyordu gözüne limon suyu sıkılırken.
Beşiktaş Barbaros Caddesi’ndeydim...
Polisin orantısız güç kullanımı, çoluk-çocuk demeden saldırması, plastik mermi atması...
Halkın polisi değil, devletin, sivil iktidarın polisiydi...
Demokratik hukuk devletinde bunlar olur muydu?
Oluyordu İşte!
Taksim Alanı, işçi sınıfı için simgesel, kutsal bir yerdir. 80 öncesi kanlı 1 Mayıs’lar yaşandı o alanda.
Canlar yandı, insanlar öldürüldü uzun namlulu silahlarla...
O alan yasaklandı yıllarca...
Yasak kaldırıldı, güle oynaya 1 Mayıs kutlandı 2012 yılında...

***

Taksim’e çıkmanın telaşı içinde fazla kalmadım...
Ne yazık ki çıkamadım Beşiktaş’tan Taksim’e... Ara yollardan Maçka’ya, başa döndüm Fulya’ya, oradan Şişli’ye gazeteye geldim güçlükle.
Yazı masamın başına oturdum öğle saatlerine doğru.
Benim canım ülkemde hep baskıcı rejimler oldu, yasaklar konularak bireyin hakları çiğnendi...
Suskun, tepkisiz bir toplum yaratılmak istendi!
Zincirler 2013 Haziran Direnişi’yle kırılmıştı...
Korku yeniden başladı!
1 Mayıs, Sanayi Devrimi’ni yapmış tüm ülkelerde kutlanırken Türkiye’de “git şurada yap” denilerek yasaklanıyor...
80 öncesi yüz binler katılırdı...
Şimdi katılmıyor zaten!
Yıldırma, sindirme, gözdağı...
Halk sokağa çıkmaktan çekiniyor, işyerleri kapanıyor.
Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, evrensel hukuku “sandık” olarak gören; yargıyı, hukuku alanlara taşıyan bir düşünce yapısından baskıcı rejimler doğar.
Ilımlı İslam modelini Ortadoğu ve Türkiye’ye dayatmak isteyenler bunu başardı...
Bunun acısını biz çekeceğiz!

***

Demokrasi araç değil amaçtır!
Türkiye’nin yüzü artık Batı’da değil Doğu’dadır...
Arap Baharı’nı unuttunuz galiba!
Anımsayın oralara demokrasi ve özgürlük geldi mi?
İstanbul dün kuşatılmıştı, tıpkı askeri darbeler döneminde olduğu gibi...
Çocukların çığlığını duydunuz mu?
İçinize bir alev topu düştü mü?
Yazımı yazdığım saatlerde polis helikopteri uçuyor havada...
Polis DİSK’in önünde toplanan işçilere saldırıyor...
Şişli ve Beşiktaş’ta çok sert polis engellemesi var...
Plastik mermi, gaz kapsülü, basınçlı su!
Acımasızlık diz boyu!
Her dakika yaralı ve gözaltı sayısı artıyor.
Sessiz şehir içine kapanmış; duygularını, umutlarını tüketmiş gibi görünüyor bana...
Var olmayan bir nesneyi, belki hayatı, baştan sona açık bir göğü özlüyorum, çiçeklenmiş dağları...
Bilmiyorum!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları