Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Politikacının haysiyeti?

30 Aralık 2016 Cuma

Ben insana inanırım...
İnsan haysiyetine de!
Her ne kadar bugün ülkemizde “haysiyet”, “şeref”, “ahlâk” gibi kavramlar siyasetin “biat kültürü” içinde eritiliyor...
Ve ülkemin insanı gitgide insanlıktan uzaklaşıyorsa da...
Ben bunun geçici bir durum olduğuna ve mutlaka, ama mutlaka, insan haysiyetinin ve şerefinin bir gün galip geleceğine yürekten inanıyorum.
Ama gerçekten inanıyorum; lâf olsun diye, veya yargıçlara ya da savcılara veya politikacılara dil rüşveti vermek için söylemiyorum...
Gerçekten inanıyorum!
Nitekim insanların kaderleri hakkında karar veren, bireyleri hapse yollama gücüne sahip olan savcı ve yargıçların en haksız ve hukuksuz davranışlarının ortaya çıktığı Birinci Silivri Trajedisi Davaları sırasında da, şimdi yaşamakta olduğumuz İkinci Silivri Trajedisi süreci sırasında da, bu inancımı, pek çok kişinin itirazına karşın, dile getirdim.
Haksızlık ve hukuksuzluk yapmış olan savcı ve yargıçların bir bölümü, artık haysiyetleri ve şerefleri tartışmalı olarak, mesleki kişilikleri de gölgelenmiş bir biçimde, kaçak hayatı yaşıyor...
Bir bölümü ise hapiste, haksız ve hukuksuz bir biçimde yolladıkları insanların yaşadıkları hücrelerde çile dolduruyor...
Ben yine, onlara da haksızlık ve hukuksuzluk yapılmasın diye uğraşıyorum, hakkı, hukuku, hukuk devletini, evrensel adaleti savunuyorum.

***

Haysiyet, şeref (yeni Türkçe ile “onur”) ahlâk, karakter, kişilik, birbirleriyle yakından ilişkili kavramlardır!
Bakmayın haysiyetlerini ve şereflerini ve elbette mesleklerini, siyasete, baskıya veya çıkarlara ipotek etmiş olan hukuk insanları üzerinden bir giriş yaptığıma...
Hepimizin hayatını, özgürlüklerini tehdit ettikleri için mecburen her seferinde onlara bir atıf yapma gereği hissediyorum.
Aslında bizi yönetme gücüne sahip olan seçilmişlerin, yani politikacıların haysiyetleri ve şerefleri üzerine yazacağım bugün.

***

Yargıçları ve savcıları da baskı altına alan, ödül ve ceza ile haysiyetlerini, şereflerini, ahlâklarını ipotek edenler, aslında bizi (ve elbette onları da) yöneten politikacılardır.
Peki politikacıların haysiyetlerini, şereflerini, kişiliklerini, karakterlerini, ahlâklarını kim kontrol eder?
Kim onlara bizim hayatımızı, özgürlüklerimizi denetleme hakkını verir?
Seçmen, yani biz!
O halde, kişiliğine, ahlakına, haysiyetine, şerefine güvenerek seçtiğimiz, oy vererek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yolladığımız temsilcilerimizin siyasal kişiliklerini tek bir yöneticiye ipotek edecek olan yeni anayasa teklifine hayır demeleri için onlar üzerindeki seçmen hakkımızı kullanalım..
Mektupla, telgrafla, elektronik postayla, telefonla, sosyal medya aracılığıyla, yüz yüze görüşerek, demokratik tepkimizi koyalım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları