Turhan Günay ile çok hatıram var. Hepsi de kitaplarla ilgili... Kitap Eki için bir yazı siparişi, yeni kitabın tanıtımı, bir ödül töreninde karşılaşma... Bu rastlaşmalar, karşılaşmalar, röportajlar, yazılar... Onları hızlı hızlı yapar, metinlerin üzerinden geçer, İstanbul’un kalabalığı içersinde selamlaşır, sonra ayrılır ve sanki akan zamanın içinde bu nazik, ince insanla birbirimizi kaybederdik. Bir süre sonra yeni bir mekânda yeni bir nedenle karşılaşana kadar... Arada siyasi altüst oluşlar, kavgalar, görüş ayrılıkları oluşur, Turhan sanki bunların üzerinde ve dışında kalıp, manzarayı kitapların içinden görüp, kitapların üzerinden anlatmaya çalışırdı. Yaptığımız röportajların, konuşmaların ortasında, ona heyecanla yeni kitabımı anlatırken, bazen Turhan’ın nasıl böyle sürekli sakin, rahat ve soğukkanlı olabildiğini düşünürdüm. Belki de Turhan, bütün hayatını kitaplar arasında, yeni kitapları tanıtarak geçirdiği içindi bu.

Büyük bir haksızlığa uğradığını düşündüğüm değerli arkadaşımın kısa zamanda serbest bırakılacağına inanıyorum. Turhan’ın, hapisten çıkıp Kitap Eki’nin başına geçeceği eski güzel, olağan günlerimizi özlüyorum. Bu vesileyle Cumhuriyet gazetesinin şu anda hapiste olan, haksız bir yargıyla susturulan bütün yazarlarının yanında olduğumu ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlar, dik durduğunuzu, onurunuzu koruduğunuzu iyi biliyorum ve sizlere çok saygı duyuyorum...