Olaylar Ve Görüşler

Terör ve başkanlık

08 Aralık 2016 Perşembe

RedHack’in sızdırdığı Berat Albayrak’ın e-postalarında, son bir yılda AKP için yaptırılmış kamuoyu araştırmaları var. Bazı sonuçları halka açıklanmayan bu araştırmalara göre Türkiye’de bugün halkın öncelikli sorunu “terör” ve “darbe girişimi”. Halkın yüzde 40.5’i hükümetin terör politikasını başarısız buluyor, yüzde 52.4’ü darbe girişiminde hükümetin istihbarat zaafı olduğunu söylüyor.

Buna rağmen havuz medyasında sürekli başkanlık sistemi gündemde tutuluyor. AKP’nin başkanlık sistemindeki ısrarının altındaysa, kendisini iktidara getiren 2001 krizi gibi bir ekonomik krizle iktidarı kaybetmekten çekinmesi yatıyor.

‘Başkanlık olursa Türkiye bölünür’

1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra yapılan kamuoyu araştırmaları, halkın “başkanlık sistemi”ne verdiği desteğin en fazla yüzde 30’larda olduğunu gösteriyordu. Seçmenler, başkanlık sistemiyle Erdoğan’ın daha da otoriterleşeceğini, bu sisteme geçilirse Türkiye’nin bölüneceğini düşünüyordu.

Bu endişeler Osmanlı’dan kalan bölünme korkularından ibaret değil. Mart 2015’te TBMM Araştırma Merkezi’nin yayımladığı “Karşılaştırmalı Hükümet Sistemleri: Başkanlık Sistemi (ABD, Arjantin, Azerbaycan, Brezilya ve Nijerya Örnekleri)” başlıklı kitaptaki beş devletin dördü federal yapıya sahip. Zira Başkanlık sistemi, tarihsel olarak sömürgeciliğe başkaldıran bölgelerin özerklik talebinden doğmuş. Federal olmayan Azerbaycan ise, pek çok post-komünist Orta Asya ülkesi gibi, istikrarlı bir diktatörlük. Parlamenter sistemden başkanlığa geçen rejimler de diktatörlüğe dönüşmüş.

Fay hatları kullanımı

5 Kasım’da Adıyaman milletvekili Adnan Boynukara tarafından Berat Albayrak’a gönderilen bir belge, AKP’nin Türkiye siyasetini kendine göre tasarlamak için halkın fay hatlarını nasıl kullanacağını anlatıyor. Boynukara’nın önerilerine göre önce Kürtlerle Aleviler ayrıştırılmalı, bunlar içinden dindar olan “makul Alevi ve Kürtler” sürece dahil edilmeli; CHP “orta çizgiye” çekilmeli ve parti yönetimi değişime zorlanmalı, HDP ise “Kürt milliyetçilerinin sistem içinde tutulmasını sağlayacak bir ayarda tutulmalı”. Başkanlık sistemine giden yolda tüm bunlar adım adım sağlanırken, AKP bir yandan da halka “Tam başkanlık” sisteminin propagandasını yapıyordu. Hem de patlayan bombalara rağmen.

‘Terör’ ve ‘başkanlık’

2016 yılı içinde AKP, Adil Gür’ün A&G araştırma şirketine kapsamlı araştırmalar yaptırmış. Anayasa ve başkanlık sistemi hakkında olması planlanan araştırmalar, terör saldırılarının etkilerini taşıyor. Ocak ayında seçmenin yüzde 55’i Türkiye’nin çözülmesi gereken en önemli sorununu “terör” olarak ifade etmiş, şubat sonunda bu oran yüzde 67’ye, nisan sonunda yüzde 71’e çıkmış.

Seçmenin yüzde 63’ü terör sorununa doğrudan siyasi çözüm veya operasyonlarla birlikte yürütülecek siyasi çözüm isterken, Davutoğlu da PKK silahı bırakırsa barışı konuşabiliriz demişti. Buna rağmen Davutoğlu hükümeti başkanlık sistemine engel olarak görüldüğü için Berat Albayrak’ın finanse ettiği bir grup tarafından mayıs ayında devrildi. Aynı grup, “tamolsun.com” adlı propaganda sitesinde halkın başkanlık sistemi istediğini iddia ediyor, fakat sitede görüşlerine yer verilenlerin çoğu, Saray tarafından 3 Mayıs’ta kurulan “Anayasa Çalışma Grubu”nun üyeleri. AKP’nin yoğun propagandasına rağmen Türkiye’deki seçmenin asıl sorunu hâlâ “terör”. Darbe girişiminden sonra yaptırılan araştırmalara göre seçmenin yüzde 65’i Türkiye’nin en önemli sorununun “terör” olduğunu söylemiş, yüzde 58’i de “darbe girişimi” demiş. Seçmenlerin yüzde 52’si darbe girişiminde hükümetin istihbarat zaafı olduğunu söylüyor, yüzde 41’i ise hükümetin terör politikasını başarısız buluyor.

Tüm bunlara rağmen Adil Gür bugün televizyonlara çıkıp halkın hangi sorunlara öncelik verdiğini değil, başkanlık sistemine desteğinin arttığını söylüyor. Adil Gür bu duruma e-postayla şöyle yanıt veriyor: “30 yıldır sektörün içinde yer alan birisi olarak yaptığımız araştırmalarla hiçbir zaman kamuoyunu yönlendirmek gibi bir tutum içerisine girmedik, giremeyiz. Başkanlık tartışmalarına gelince 15 Temmuz’a kadar yaptığımız araştırmalarda hayır’ların evet’lerden hep fazla olduğunu her defasında dile getirdim. Ancak 15 Temmuz’dan sonra yapılan araştırmalarda Türkiye’de sistem değişikliğine evet diyenlerin hayır diyenlerden fazla olduğunu görüyor.”

‘2001’deki ekonomik krizin nedeni’

Adil Gür’e yaptırılan ve halkın taleplerini anlamaktan çok seçmeni yönlendirmek için kullanılan araştırmanın anketi, AKP’nin başkanlık sisteminde neden ısrar ettiğini anlatıyor.

Nisan ayındaki ankette başkanlıkla ilgili soruların ardından “2001 yılındaki ekonomik krizin nedeni nedir?” diye sorulmuş, ‘doğru’ cevaplar “Anayasa kitapçığının fırlatılması” ve “Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasındaki gerginlik” olarak tanımlanmış, “Bankacılık krizi” diyenler yanlış cevap sayılmış. Böylece, halkın koalisyon hükümetlerinin zararını bilmediği iddia ediliyor.

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatmasının sebebi, yolsuzlukları araştırmak için Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu yetkilerini kullanmasına Ecevit-Yılmaz-Bahçeli hükümetinin karşı çıkmasıydı. Siyasi krizi, ekonomik krize dönüştüren şey ise, açıkla büyüyen ekonominin iyi denetlenmeyen, hükümete yakın özel bankalara yaslanmasıydı. Bugün Türkiye ekonomisi hâlâ dışa bağımlı, bizzat devlet bankaları hükümete yakın şirketlere kredi veriyor: Havuz medyası böyle finanse ediliyor; ‘özelleştirilen’ Türk Telekom, Türkiye bankalarına olan borcunu böyle ödemiyor. Fakat artık 17-25 Aralık’ta bankacıların evinden kutu kutu para çıksa bile siyasi kriz çıkmıyor. Çünkü hesap verme mekanizmaları ortadan kaldırılınca siyasi kriz çıkmaz, istikrar sürdükçe yabancı yatırımcıların demokrasi gibi bir talebi de olmaz. Seçimle gelen diktatörlükleri sürdürebilir yapan şey bu.

İki ucu keskin kılıç

2001 krizi demokrasi içinde çözülmüştü, yargı denetimine karşı çıkan koalisyon, hatasının bedelini 2002 seçimlerinde ödedi; AKP iktidara böyle geldi. Fakat artık tamamen kontrol altında tutulan yargı ve medya yüzünden AKP’nin hatalarının bedelini sandıkta ödemesi mümkün değil. Seçimle gelen, seçimle gitmeyebiliyor, bir daha seçim kaybetmeyecek şartları kendisi üretebiliyor.

Siz bir seçmen olarak yarın yapılacak bir referandumda ekonomik istikrar için başkanlık sistemini seçebilirsiniz. Fakat istikrar iki ucu keskin bir kılıç, krizlerden etkilenmediği gibi, halkın meşru taleplerinden de etkilenmiyor. Başkanlık sistemiyle sağladığınız istikrar, Türkiye’nin en önemli sorunlarına çözüm getirmezse, iktidarı değiştirmek rejimi değiştirmek kadar zor olabilir.

EFE KERİM SÖZERİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları