Hikmet Çetinkaya

Abdullah Gül, Erdoğan’a Rest mi Çekti?..

19 Nisan 2014 Cumartesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mağduru oynamaktan bıkmıyor, usanmıyor; 30 Mart seçimlerinin zorlu geçtiğini, partisine, çocuklarına, bakanlarına saldırıldığını; bunları yapanların hedefinin AKP’yi yüzde 30’un altına düşürmek olduğunu söylüyor.
Demek ki mağduriyet edebiyatı işine geliyor Erdoğan’ın...
Televizyondan, AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmayı dinliyorum Başbakan’ın.
Hedefte cemaat, muhalefet, gazeteler, yazarlar var!
Vurdukça vuruyor, yandan, köşeden, ortadan...
Alkış alıyor...
Cumhurbaşkanlığına aday olacağı kesin...
Kazanacağını biliyor, halkın cumhurbaşkanı olarak, partiyi bırakmayacağı da ortada...
Erdoğan “Gerilimden medet umdular” diyerek, yargıya bindiriyor, ardından yine muhalefete...
Dediği şu:
“Biz kazandık, kazanmayı sürdüreceğiz!”
İlgimi çeken şu oldu konuşmasında:
“Mert olan rakibinin karşısına çıkar, eşit şartlarda kozunu paylaşır!”
Tanrı aşkına nedir bu?
Herkesi düşman görüp ayrımcılığın daniskasını yapmak...

***

Toplumu ayrıştıran kendisi değil mi?
Değilmiş!
Ona göre savaş varmış!
Bizim geleneklerimizde savaşta dahi uyulması gereken kurallar varmış, insanların mahremlerine girilmezmiş, kadınlara, çocuklara, savunmasız insanlara saldırılmazmış...
Bak burası doğru!
Bu ülkede çocuklara saldırıldı, mahremiyetlere girildi, insanların özel yaşamları gözlendi, internetlere servis edildi.
Nice Berkin’ler, Burak Can’lar öldü...
Gözleri kör olan gençler oldu...
Yalan söylendi, Dolmabahçe Camii’ne Gezi eylemcileri ayakkabıyla girdiler, içki içtiler, diye...
Caminin imamı, “Hayır öyle bir şey olmadı” açıklamasını yapınca sürgün edildi.

***

Başbakan sanal bir düşman yaratıyor...
Eski ortağı cemaat, baş düşman oldu 17 Aralık’ın ardından.
Pensilvanya, terör örgütünün ABD’deki merkezi, Fethullah Gülen lideri...
Havuz medyasının candaşları, oraları çok iyi bilir, kim bilir kaç kez gidip gelmişler, Hoca’nın hayır duasını almışlardır.
Salt gazeteci mi?
Bakanlar, milletvekilleri, sanayiciler, işadamları...
Neyse geçelim...
Erdoğan, demokrasi dışı yollara başvurarak gerilime neden olanların devletin kurumlarına saldırdığını öne sürüyor.
Nereye saldırıldı? Kim saldırdı?
Devlet içinde bir çete, yasadışı bir yapı arıyorsanız, her şey elinizde.
MİT, Emniyet istihbaratı...
Bulun, çıkarın ortaya!
Gereğini yapın...
17 Aralık’tan bugüne değin geçen süreçte ne yaptınız?
Polis, savcı, yargıç atamaları...

***

Bu ülkede gerilimden çıkarı olan kimse yok, ama siz işinize geldiği için hâlâ mağduru oynamayı sürdürüyorsunuz...
Üstelik size oy verenleri ben en azından kendi adıma aşağılamadım.
Oysa siz Berkin için yazanlar, çizenlere niçin şöyle dediniz:
“Ölü seviciler!”
Hedefinizde cemaat var!
Yani eski ortağınız!
Cemaat gazetelerinde yazan meslektaşlarımızla aynı siyasal çizgide elbet değilim, düşünce özgürlüğünü savunurum.
İdeolojilerimiz farklı olabilir...
Çete, örgüt arıyorsanız, önce Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv, Poyrazköy davalarının mağdurlarını bir dinleyin...
Sahte kanıtları, CD’leri görün, mağdur gazetecilerle bir konuşun.
O zaman kumpasın nasıl kurulduğunu göreceksiniz...

***

Ve dün öğle saatlerinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kütahya’da önemli bir açıklama yaptı...
Gündem birden değişti...
Gül şöyle dedi:
“Bugünkü şartlar çerçevesinde yakın gelecekle ilgili siyaset planımın olmadığını da buradan paylaşmak isterim...”
Abdullah Gül’ün kanımca demek istediği şu:
“Ben göstermelik başbakan ya da eşbaşkan olmam... Erdoğan’ın oyununa gelmem...”
Üstü kapalı söylüyor Gül bunu...
2015 yılında milletvekilliği seçimleri var!
Durum karışık, bugünden bir şeyler söylemek ise zor!
Önümüzdeki günlerde Abdullah Gül’ün Erdoğan’a rest çekip çekmediğini tartışabiliriz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları