Hikmet Çetinkaya

Cinnet...

13 Ekim 2016 Perşembe

Anılarım beni alıp götürüyor dağların yamaçlarına, derin vadilere bir sonbahar sabahında.
Bir orman, bir koru; belki bir bahçe... Belki bir çift göz, hafif eğimli bir patika...
Belki mavi bir rüzgârdır esen bir çığlık; belki bir denizdir konuşan, hayatı anlatan.
Sabahın aydınlığı gecenin karanlığı.
Bir çığlık...
Yıldızların altında yürürken “barış” derken, “savaş” diye geri dönenler, Ankara Garı katliamını neden unutturmak isterler topluma?
Bu cinnet hali, bu acımasızlık, Güneydoğu’yu kuşatan terör, “Cemaat”, “Hizmet” deyip Fethullah Gülen’i kucaklarken “FETÖ bizi kandırdı” diyen bir zihniyet.
Ölülerimizin sayısı 30 bin mi, 40 bin mi, kaç olduğunu söyleyin haydi...
Kanlı pusular, araçlara yüklenen beş ton bomba...
Aklımız, vicdanımız nerede bizim...
Kendi halkını katleden bir terör örgütü, kanlı darbe kışkırtması, Suruç’la başlayan süreç, art arda gelen katliamlar.
Artık yeter!
Barış isteyenler salt Ankara Garı’nda değil, Ankara’da, İstanbul’da, Gaziantep’te...
Bizim bir tek umudumuz var... O umut savaş değil, barış...
Savaş isteyenler katletmeye, öldürmeye, mayınlı tuzak kurmaya, bombalamaya devam ediyor...
Siviller katlediliyor...
Kimi zaman AKP’li, kimi zaman HDP’li ya da başka bir partili...
Etnik, dinsel, mezhepsel, siyasi kimliği, inancı ne olursa olsun ölen siviller, şehit düşenler bizim evlatlarımız.
Bir cinnet halindeyiz, sansürleyerek, yayın yasakları koyarak biz bu cinnetten kurtulamayız...

***

Yarı aydınlık bir gece ya da şafağın söktüğü saatler...
Savaştasın, emir almışsın yerine getireceksin. O mayınlı tuzaktan, bombalı araçtan haberin yok.
Sen ölüyorsun, şehit düşüyorsun...
Bu cinnet halinden kurtuluş yok!
Şemdinli-Yüksekova’da polis tetiğe dokunuyor, kurşunlar başına, göğsüne isabet ediyor, 16 yaşında ölüyorsun.
Senle birlikte dört kişi...
Ve AKP Özalp İlçe Başkan Yardımcısı evini basan PKK’lilerce çocuklarının gözleri önünde katlediliyor.
Ne biçim vicdandır bu, ne biçim duygudur? Bir türlü içinden çıkamıyorsun...
Bir yanda tetiğe bile dokunmadığını söyleyen polis dört kişiyi katlediyor öte yanda PKK, AKP’li başkan yardımcısını çocuklarının gözleri önünde infaz ediyor.
Şemdinli şehitleri, kınalı kuzular memleketlerine gönderildikleri gün, PKK bu kez Diyarbakır’da Dicle AKP İlçe Başkanı Deryan Aktert’i, işyerinden çıktıktan sonra delik deşik ediyor uzun namlulu silahlarla.
Cinnet hali sürüyor...
Hrant Dink davasında dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ilk kez ifade verirken şöyle diyor:
“Düşünce aşamasındayken neden bir şey yapmadınız suçlamasıyla karşılaşıyoruz. Kaderin önüne geçemezsiniz.”
Hrant Dink cinayetini örtmekten başka bir şey değildir bu söylem...
Bir istihbaratçı böyle konuşamaz...
İstihbarat açığı olan bir ülkede teröristler cirit atar.
Çünkü istihbaratçılar sorumluluklarını unutup sıkışınca da “kaderin önüne geçemezsin” yanıtı veriyorlar.

***

Cinnet cehenneminde, adaletsizliğin hâkim olduğu topraklarda yaşıyoruz, ölen evlatlarımızın bayrağa sarılı tabutlarının önünde gözyaşı döküyoruz...
Savaş isteyenler katletmeyi sürdürüyor kana kan intikam duygularıyla...
Yoksul insanları cayır cayır yakan dönemin sonlandırılması için var gücümüzle sesleniyoruz:
“Savaş değil barış...”
Umut arıyoruz...
Sevgi arıyoruz...
Hoşgörü arıyoruz...
Olan biteni sansürleyerek bir yere varmamız artık olanaksız.
Acılarımız bitmeli...
Benim güzel ülkem yangın yeri olmamalı, hayat yaşanır hale gelmeli.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları