Hikmet Çetinkaya

F. Gülen algısı nasıl yıkılır?...

09 Ekim 2016 Pazar

Kırık yıldızların altında kırılmış acılar toplarken, sevginin akarsuyunu arıyoruz hayatın derinliğinde...
Sen annesin, babasın, kardeşsin umutla umutsuzluğun o derin çizgisinde.
Kaskatı kesilmiş sadece bakıyorsun...
Hayat nedir senin için, umut nedir, acı nedir söyler misin?
Çağdaş demokrasilerde özgürlükler bir vazgeçilmezdir gülüm. Özgür bir toplum çağdaşlığın simgesidir.
Yine bir pazar sabahı işte...
Ben bu yazıyı cumartesi günü öğleden sonra yazarken sen buğulu aynaların, sönmüş alevlerin içinde yitirdiğin oğlunu düşünüyorsun.
Kimisi sınır boylarında, kimisi yolda yürürken, kimisi kör teröre kurban giderken...
Ağızlara kilit vurulmuşken...
Patlayan bir canlı bomba ya da bomba yüklü bir araç.
Ölenler, yaralananlar...
Bir cumartesi sabahı televizyonlarda haberleri izlerken, Ankara yakınlarında bir ev, içeride canlı bomba iki kişi...
Polisin teslim ol çağrısına bombanın pimini çekerek karşılık veriyor iki terörist, hayatları pahasına...
Ne için, kimin için?
Bunun nedeni çok açık. Ölüm mangaları, kanla beslenenler...
Toplumu sindirmek değil midir terörün amacı...
Hayatın o inişli çıkışlı yolları, umutların kan gölünde boğulması, 15/16 Temmuz Fethullahçı kanlı, ölümcül darbe girişimi...
Elbet kanlı darbe saldırısından sonra geldi olağanüstü koşullarda yaşamak. Buna kimsenin karşı koyduğu falan yok.
Aklıma gelen soruya Umur Talu zaten yanıtını vermiş:
“... Ancak darbeci paşaları, darbeci denen polis, savcı ve hâkimleri filan İMC veya benzeri TV ile radyolar mı koydu oraya?”

***

Fethullah Gülen’in kanlı darbe girişimini hem ABD’ye hem AB ülkelerine iktidar tam olarak anlatamadı. Anlatanlar iktidara muhalefet eden aydınlar, yazarlar oldu. Yabancı dilde yazılar yazdı, darbenin vahşetini dünya kamuoyuna anlattı hepsi.
Açık açık yazıyorum:
Fethullah Gülen yıllardır ABD’de yeşil kartla yaşıyor, CIA tarafından kullanılıyor...
Rusya’da ve kimi Orta Asya Cumhuriyetlerinde bu yüzden kapatıldı okulları.
ABD’de devletin önemli bir kanadının Gülen’i koruyup kolladığı biliniyor...
Gülen’in tüm dünyada kurduğu ilişkiler ağı, lobi çalışmaları belli...
Türkiye’yi yönetenler bunu 20 yıl önce gördükleri halde hiçbir şey yapmadılar, ülkemizde de Fethullah Gülen’e toz kondurmadılar.
Türkiye yıllara yayılan Gülen algısını kırmak için hiçbir şey yapmadığı gibi, o paşaları, savcıları, yargıçları, polisleri devletin en duyarlı kurumlarında söz sahibi yaptı, neredeyse yargıyı, iç ve dış güvenliğimizi onlara teslim etti.
“Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir” özdeyişi iktidar partisinin sloganıdır...
Temel insan hak ve özgürlükleri, insanlığın yüz yıllar boyu süren savaşımları sonucu elde edildiğini unutacak değiliz.
Biz var olan dünyanın bir parçasıyız. Üçüncü dünya ülkesi değiliz. Özgürlüklerimizin düzeyini bu kanlı darbe girişimine karşın yükseltmek zorundayız.
Bu yazdıklarımı iktidar partisi söylüyordu...
Bir toplumda en önemli güven öğesi, toplumun içinde yaşayan bireylerin kendi hak ve özgürlüklerine saygı duyulduğuna olan inançları değil midir?
Demokrasi hoşgörüye dayanır... Demokrasilerde medya özgürlüğü vardır... Demokrasilerde hiçbir paşanın kafasından darbe yapmak düşüncesi geçmez...

***

Kanlı ve ölümcül darbe girişimi sonrası olağanüstü hali yaşamak doğal, buna kimsenin itirazı yok. Ancak muhalif medyaya, gazetecilere yapılan baskılar, basın kartlarının yok hükmünde olması, pasaportlarına havaalanlarında el konulması doğru değildir...
Uygar dünyanın bir parçası olan Türkiye’de bir kısım yurttaşın daha üstün hak ve özgürlüklerden yararlanması, bir kısmının dışlanması demokrasilerde olmaz...
Evet...
Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir.
Gelin toplum olarak özgür olalım ve Fethullah Gülen algısını hep birlikte kıralım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları