Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Seçilmişliğin sınırları
“Seçilmiş olmak, size sınırsız devlet, millet aleyhinde tasarruf yetkisini vermez. Çalışma alanın neyse, bu alan içerisinde çalışacaksın.”
Hemen açıklamalıyım ki, bu ifade benim değil:
Bunları, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı’nın ikinci günü olan 13 Eylül 2016 tarihinde, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “79 milyon bir bayrak altında bayramınız mübarek olsun” etkinliğinde yaptığı konuşmada, görevden alınan ve yerlerine kayyım atanan belediye başkanları bağlamında söyledi.
Demek ki neymiş?
Seçilmiş olanlar:
1) Sınırsız bir biçimde devlet ve millet aleyhinde işler yapamazlarmış.
2) Çalışma alanı dışına çıkamazlarmış.
***
Elbette birinci ölçütteki “sınırsız” sözcüğü, seçilmiş olanların “sınırlı” bir biçimde devlet ve millet aleyhine tasarruf yapabilirler anlamını taşımıyor...
Devlet ve millet aleyhinde tasarruflarda bulunanların yetki alanlarının “sınırsız” olmadığını, “sınırlı olduğunu” vurgulamak için kullanılmış bir sözcük.
***
Seçilmişlerin sınırlarını belirleyen birinci ölçütteki asıl sorun “devlet, millet aleyhinde” tanımından kaynaklanıyor:
Elbette, terör, cinayet, soygun, rüşvet, yolsuzluk gibi sadece yasalara değil, toplumun tümüne karşı olan eylemler bu tanımın içine rahatlıkla girebilir:
Hiç kimse, seçilmiş olduğu için, terör eylemi yapmaya, cinayet işlemeye, soygun yapmaya, rüşvet almaya, yolsuzluk yapmaya hak kazanmaz!
İş, iç ve dış politika sorunlarına gelince “devlet ve millet aleyhine” ölçütü birdenbire çok tartışmalı bir nitelik kazanıyor:
Somut örneklerden sadece bir tekinin üzerinden tartışırsak; örneğin, komşulardaki iç savaşa karışmak “devlet ve millet aleyhine işler” arasına girer mi girmez mi?
Amacım bu yazıda sadece “seçilmişlerin sınırları” konusunu irdelemek olduğu için bu dış soruna girmiyor, sadece bu birinci ölçütün iç ve dış siyaset alanlarında çok “tartışmalı” olduğuna işaret etmekle yetiniyorum.
***
Seçilmişlerin sınırlarını belirleyen ikinci ölçüt ise çok net: “Çalışma alanı”.
Seçilmişlerin görev ve yetkileri, yani çalışma alanları, cumhurbaşkanlarından belediye başkanlarına kadar, anayasa ve yasalar tarafından belirlenir...
Bunlara uyup uymadıkları da yargı tarafından denetlenir!
Dolayısıyla, bir cumhurbaşkanı da, bir milletvekili de, bir belediye başkanı da, kurallarına göre seçildiği anayasanın ve yasaların tanımladığı sınırlar içinde kalmak zorunda.
***
Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediğine göre, “devlet, millet aleyhine iş yapan” ya da “çalışma alanı dışına çıkan” seçilmişler “Bal gibi de görevden alınır!”
Bu sözlere yürekten katılıyor ve sadece belediye başkanlarının değil, başta cumhurbaşkanı olmak üzere, milletvekilleri ve muhtarlar da dahil, bütün “seçilmişlerin”, bugüne kadarki eylem ve söylemlerinin bu iki ölçüte göre değerlendirilmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!