Hikmet Çetinkaya

Hayatımızı Çaldınız...

12 Nisan 2014 Cumartesi

Kavganın, şiddetin, korkunun sarmalında yaşıyoruz...
Ölüm haberleriyle, örgüt çökertmeleriyle, paralel çatıyla, Meclis’e girmiş lümpenlerle...
Huzuru kaçmış bir toplum!
Kirlenmiş bir siyaset!
Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı, arkasında hangi güçlerin olup olmadığının araştırılması...
Biliyorum unutulup gidecek hepsi...
AKP’li Hüseyin Çelik ne diyor:
Bekir Bozdağ, Hacıbektaş’ta katıldığı bir törende böyle bir saldırıya uğradı. Bu saldırı esnasında CHP’nin başta Genel Başkanı olmak üzere, birçok kurmayı oradaydı. Olaydan sonra saldırgan himaye edildi, başı okşandı, kahraman muamelesi yapıldı...”
Öyle yapılsa bile, AKP sözcüsü böyle konuşur mu?
Bunun anlamı “Bize yapıldı, size yapılınca bağırıp çağırmayın” demek değil midir?
Olay sokakta, alanda değil TBMM’nin çatısı altında oluyor...
2006 yılında Cumhuriyet’e üst üste üç bomba atıldı...
İkisinde olay yerine polis bile gelmedi...
Üçüncüsünde geldi!
Eğer, güvenlik güçleri bu olayın üzerine gitseydi, kanlı Danıştay saldırısı olmazdı...
Üçüncü bombadan sonra yurtdışından dönen Başbakan’a gazeteciler uçakta sormuştu Cumhuriyet’e atılan bombayı...
O zaman verdiği yanıt aynen şöyleydi:
“AK Parti’nin İstanbul il merkezine de bomba atıldı!”

***

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler...
İktidardan olanlar, olmayanlar...
Tüm siyasetçiler!
Türkiye’de yaşayan tüm insanlara, çocuklara, gençlere, kadınlara, erkeklere şiddeti değil, huzuru, sevgiyi aşılamanız gerekmez mi?
Çocukların, gençlerin, insanların ölümünden, şiddete uğramasından niçin rahatsız olmuyorsunuz?
Ülkemizin kayıp çocukları var...
Kimsesizler mezarlığında yatanlar var, ezilenler var, yoksullar var.
Onların acısını nasıl göremezsiniz?..
Çocukların, gençlerin ölümünde vicdanınız sızlamıyor mu?
Kalkıp barıştan, kardeşlikten söz ediyorsunuz!
Daha düne dek ortağınızla yaptığınız şafak operasyonları için utanmadan, sıkılmadan “bizi aldattılar” diyorsunuz...
Türkiye’yi yasalarla değil yasaklarla yönetiyorsunuz...
Barış aklınızdan bile geçmiyor sizin...
Tek bildiğiniz şey muhalefeti tuzağa düşürmek, bunu da gerçekten başarıyorsunuz...
Hoyratlık, kin, nefret!
Bakalım nereye kadar?
Bölge barışını, iç güvenliği çözmek, toplumda sevgi yumağını pekiştirmek o denli zor mu?
Bir vurdumduymazlık içindesiniz, sandıkta aldığınız oylara bakıyorsunuz.
Suriye mücahitliğine soyundunuz ama yarı yolda kaldınız...
Avrupalı dostlarınız bile size güvenmiyor artık.
Çünkü çocuk ölümlerine bile alkış tutuyor, Meclis’e giren lümpenleri koruyorsunuz.
Muhalefetin durumu ortada...
Ana muhalefet dökülüyor zaten...
O yüzden keyfiniz yerinde.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri çantada keklik!

***

Çocuklarını, gençlerini sevmeyen bir toplum geleceğin karanlığında kaybolur...
Ülkeyi yöneten ve yönetmek isteyenler...
Daha önce ne demiştik:
“Esma ve Berkin kardeştir!”
Bunu söyleyemediniz...
Esma Kahire’de, Berkin İstanbul’da ölmüştü.
Biraz daha gerilere gideyim, yakın tarihimizin o kanlı sayfalarını çevireyim...
Bilmem içiniz yanacak mı, vicdanınız sızlayacak mı!
Sokaktaki çocuklar devletin silahıyla öldürülürken, Davut’ları asit kuyularına atarken, Cumartesi Anneleri kayıp çocukları için toplanırken ne hissettiniz?
Başkasını ötekileştirmeyi değil omuz omuza, kol kola yürümeyi öğretmediniz ki hiçbir zaman!
Ha 50 yıl önce ha 50 yıl sonra...
68’liler, 78’liler...
Ölüm mangaları, darağaçları...
90’lı, 2 binli yıllar...
Değişen ne?
Sadece mevsimler!
Nice hayatları çaldınız, hayatlarımızı!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları