Hikmet Çetinkaya

Uslu Çocuk Ol, Konuşma!..

03 Kasım 2013 Pazar
İnsanlık tarihinin derinliğinde
neler görürsünüz hayata dair...
Kavga mı, mücadele mi,
savaş mı?
Hangisini?
İktidarların sürmesi salt “biat”
üzerine midir, nice özgürlüklerin
kazanımının arkasında yatan
mücadele midir?
Soruları peşi peşine
sıralayabilirim aslında.
Hukuk, demokrasi, özgürlük,
adalette eşitlik...
Sınıf savaşları...
Rus devrimi böyledir, Fransız
devrimi de...
Çin ve Küba devrimleri...
Aydınlanma devrimi...
Kurtuluş ve kuruluş, toprakları
emperyalist güçlerce işgal edilen
yoksul bir halkın direnişidir.
1923, Türk devrimidir...
Derin milliyetçilikle hiç ilgisi
yoktur.
Bu devrimde hem Rus hem de
Fransız devrimlerinden esintiler
vardır.
Savaş; düşmanlık, kin, intikam,
nefret duygularını körükler!
Olan halklara olur!
Türkler ve Kürtler...
Bu topraklarda yüzyıllardır
birlikte yaşadılar...
Kirli savaş, iç ve dış güçlerin
desteğiyle tırmandı, olan yine
birlikte yaşayan iki halkın
çocuklarına oldu.
Kırıldılar, öldürüldüler!
O güçler Türk ve Kürt
emekçilerini, sosyalistlerini
böldü.
Birbirlerine düşman ilan etti.
Bir yanda Uğur Mumcu, öte
yanda Musa Anter!
Bir milliyetçilik başka bir
milliyetçiliği tetikledi...
Güneydoğu’da meydan
AKP’ye, biraz da BDP’ye kaldı...
AKP yüzde 50 oy oranıyla
iktidara gelirken BDP yüzde 6-7
oranını aşamadı.
***
Türkiye bir açmazın
içinde çoğulcu demokrasiye
geçtiğinden bu yana...
Sınıf ve özgürlük
mücadelelerinin “terör
hukuku”yla ezildiğine hep tanık
olduk.
Her mücadelenin arkasında
ve önünde “terör yargısı ve
önyargısı”nın olması, Hopa’da,
Erzurum’da, Bergama’da,
Kaz Dağları’nda, Kaçkarlar’da
HES’lere, siyanürlü altın
avcılarına karşı savaşımı
engellemek için hemen devreye
sokuluyor.
Olağanüstü hukuk olağanüstü
adaletsizliğe dönüşüyor...
ODTÜ’de orman kıyımı, Gezi
eylemleri...
Hiçbir siyasal parti bundan
ders çıkarmıyor.
Baskılara,
zulümlere,
haksızlığa karşı
direnmek suç!
Kışladaki
askeri, işçiyi,
öğrenciyi ezen
düşünce toplumda
tepki görmüyor.
Tepki gösteren
bir avuç insan
“terörist yaftasıyla”
gözaltına alınıp
zindana atılıyor...
Kan gölünden kurtulmak için
çabalayanlar, yazı yazanlar,
düşünenler düşman!
Onun için demokrasi, barış,
özgürlük, kardeşlik istiyorum
ben.
Başka derdim yok!
İnsan sevgisi ve vicdan!
***
Atamasını bekleyen binlerce
öğretmen adayı var bugün
Türkiye’de...
Genç ve pırıl pırıl insanlar!
İşsiz!
Örgütleri yok!
Mücadele edemiyor bu genç
öğretmenler...
Sekiz yıl önce Kocaeli
Üniversitesi Beden Eğitimi
Bölümü’nden mezun olan ve
atama bekleyan 33 yaşındaki
Alim Koç Kuyucak ilçesinde
intihar etti.
Öğretmen adayı bunalıma
girmiş, tedavi olmuş...
Bu utanç yetmez mi?
Atama bekleyen pek çok kişi
tanıyorum...
İnşaatlarda çalışıyor yaşamak
için!
Bilmem içiniz acıyor mu bu
yaşananlara?
Devlet okullarında başı
açık kadın öğretmenlere
veliler ve öğrenciler “Türban
tak öğretmenim” diye baskı
yapmaya başlamış bile...
Merak etmeyin, yakında
takarlar başka bir kente
atanmamak için.
Takmazlarsa bir kulp bulurlar,
disiplin soruşturması açarlar...
Gezi eylemlerinden ders
çıkarmayan iktidar ve
muhalefet var...
Acı ama gerçek!
Gezi eylemlerine katılan
üniversiteli gençler devlet
yurtlarından atılırken kimi
üniversitelerde de disiplin
soruşturması başlatılıyor...
***
Kolay değil demokrasi ve
özgürlükleri yaşam biçimine
dönüştürmek...
Öyle gökten zembille falan
inmiyor! Sandıktan çıkmakla
olmuyor!
Değişen bir şey yok!
Bakmayın siz “Türkiye çağ
atladı” diye atıp tutanlara
televizyon ekranlarında...
Gün onların, ekran onların...
Sakın muhalif olmayın; barış,
demokrasi, özgürlük, kardeşlik
istemeyin, emekçiyi falan
savunmayın, örgütlü toplum
demeyin.
Uslu uslu oturun yerinizde,
konuşmayın!
Uslu çocuk olun!
Yoksa yanarsınız!


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları