Hikmet Çetinkaya

Paralel Casus...

29 Mart 2014 Cumartesi

Devletin çivisi çıkmış, tapeler ortalığa saçılmış...
Kepçe kulak, kaşık kulak!
Adı ne olursa olsun...
Twitter’ın ardından önceki gün de YouTube TİB kararıyla yasaklandı...
Gerekçe hazır:
“Ulusal güvenlik!”
Yahu tüm dünya o tapeleri gördü, dinledi...
Memleketimin insanı görmeyecek mi, bu çağda böyle yaklaşım olur mu?
İstediğiniz kadar yasak koyun, okumak isteyen, dinlemek isteyen okur ve dinler!
Dışişleri Bakanlığı’nda gizli bir toplantı yapılıyor...
Toplantı öncesinde büyük olasılıkla Bakan Davutoğlu’nun odasında sohbet...
Davutoğlu, MİT Müsteşarı Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu konuşuyorlar.
Elektronik korumalı “sağır oda”ya daha geçilmemiş...
Ortam dinlemesi sanırım orada yapılıyor...
Kim yapıyor bunu!
Kimse bilmiyor...
Yabancı istihbarat örgütleri de yapabilir, içeriden de olabilir...
Çeşitli varsayımlar var!

***

Cumhuriyet, bu tapeleri önceki gün internet sitesinde yayımladı.
Bu bir gazetecilik başarısıdır...
Gazetecinin görevi okuru bilgilendirmektir...
Bunun “vatan hainliği”yle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Ulusal güvenliğimizin kevgire döndüğü apaçık ortadadır.
Hükümetin yapması gereken nedir böyle bir ortam dinlemesi karşısında?
Dinleyenin, internet ortamına sızdıranın bulunmasıdır...
Bir savaş senaryosunun konuşulduğu bir sızdırmaya sadece “vatan hainliği” diyerek yasak koymak, ucuz politikadır.
Kimse suçlular, kimse o senaryoyu yazanlar, onlardan hesap sorulmalıdır.
Haber alma ve bilgilendirme özgürlüğünün önüne engel konulamaz!
Ayrıca bu da bir suçtur!
Dünya medyasının “ivedi” notuyla duyurduğu dinleme karşısında Türkiye’yi yönetenler alışıldık yönteme başvuruyorlar:
“Sizi vatan hainleri sizi!”
Yazık!

***

Devlet kevgire dönmüş, havuz medyası eskisi gibi doldur-boşalt manşetleri atmayı sürdürüyor...
Şimdi karşımıza kim çıktı dersiniz?
“Paralel casusluk!”
Paralel devlet paralel casusluğa dönerse oturup düşünmek gerekiyor...
17 Aralık’tan bu yana geçen süreçte “paralel devlet, çete, haşhaşi, inlerine gireceğiz, hainler”den “paralel casusluk”a geldik.
Bugüne dek ne paralel devletin yapısı ortaya çıktı, ne kepçe kulak, kaşık kulak, ne de saklandıkları mağaralar.
Kardeşim Esad’ın düşmanım Esed olduğu bir dönem, savaş çığlıkları, 3 ayda bitiririz sözleri...
Sen önde yürü koçum, ben arkadan gelirim...
Yersen ABD’nin ve AB’nin gazını, tek başına kalırsın böyle...
Çok ararsın 2007-2011 yıllarını çok...
Ergenekon, Balyoz, Islak İmza, KCK, Odatv diye darbecilerden hesap sorarken 2010’da “yetmez ama evet” diyenlerle, cemaatle kol kola gezerken, devletin altı oyuluyormuş meğer!

***

Şöyle dön bir bak İsrail, ABD, AB ülkelerine...
Kim yapabilir bunları, diye düşün, toplumu ayrıştırmadan vazgeç, önce iç barışı gerçekleştir...
Hepsini bir araya getir!
Bu işler yoksul halkın oylarını devşirmek için, para, kömür, bulgur, nohut dağıtmaktan geçmiyor.
10 bin polisi darmadağın ettiniz, savcıları, yargıçları değiştirdiniz!
Koskoca Dışişleri Bakanlığı’nın makam katı dinleniyor farkında mısınız?
Dinleyenler kim, sızdıranlar kim?
Hemen bulun ve hesap sorun!
Aylardır kumpas, çete, haşhaşi, paralel devlet tutturulmuş gidiyor...
Şimdi vatan hainliğiyle birlikte “paralel casusluk” çıktı...
Komutanların, subayların çanına ot tıkamak isteyenler, onları zindanlarda çürütenler...
İzmir’deki “Fuhuş ve Casusluk” davası canım, yoksa unuttunuz mu?

***

Deniz Baykal kasetleri...
İnsanlık onuru!
Hepsini ayaklar altına alıp çiğnerken Berkin’in arkasından “ölüsevici” demeniz...
Kozmik odaya girenler, yargıçlar, savcılar, şafak operasyonunu yapan polisler...
Sakın “paralel casus(!) olmasın”...
Unutuyordum az daha!..
Şaşkın ördek nasıl dalarmış havuza!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları