Türkiye’de bugüne dek yolsuzluk, rüşvet savları böylesine ayyuka çıkmamıştı...
Bir dönem Turgut Özal “Benim memurum işini bilir” demiş, ortalık ayağa kalkmıştı.
Bugün ise yolsuzluk, rüşvet, başçalan, ayakta çalan, kutudan çalan çok!
17 Aralık 2013 gerilerde kaldı...
Miting alanlarında salvo atışları sürüyor...
Elbet atışın hedefi “Pensilvanya’da oturan zat” falan değil, doğrudan Fethullah Gülen ve cemaat...
Başbakan’a göre seçimlere birkaç gün kala Gülen, hükümeti devirecekmiş.
Nasıl devirecek diye merak ediyordum ki, konuşmasını baştan sona dinleyince anladım.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’yle birlikte...
Korkmayın, silahlı bir darbe falan değil...
Gülen, hükümeti devirmek için CHP, MHP, BDP’yi kiralamış.
Aynen böyle!
Böyle bir ruh hali elbet 12 yıldır iktidar koltuğunda oturan Başbakan’ı çılgınlaştırıyor.
Çılgınlaşması toplumda ters etki yapıyor.
Nedense yayımlanmayan anketlerde MHP ivme kazanıyor, CHP yüzde 30’u aşmış gözüküyor...
Bu yüzden Kızılcahamam’da ikinci mitingi yapıyor...
Fırsat bulsa İstanbul’da da ikinci mitingi yapacak.
Ankara ve İstanbul’da durum çok farklı...
AKP-CHP arasında kıyasıya bir yarış var...
İstanbul’da Sarıgül bir puan önde, bir puan arkada...
Başa baş bir yarış var.
İstanbul’da anahtar Sırrı Süreyya Önder, Ankara’da MHP adayı Mevlüt Karakaya...
İzmir’e gelince...
Kale sağlam...
AKP adayı Binali Yıldırım bunun farkında elbet!
Bu bir yerel seçim aslında...
Asıl sorun Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı...
30 Mart sonuçlarına göre, ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüksek bir oy oranı tutturabilme çabası...
İşte o biraz zor!
Hem de çok zor!

***

Türkiye’de bir dönemin bittiğinin habercisi tüm gelişmeler...
Saltanat kayığı su almaya çoktan başladı...
Kimi evlatlar ölürken kim evlatlar Avroları götürdü...
İş bitirici bakanlar, milyonlarca dolar, villalar, 700 bin liralık kol saati...
Öte yandan Berkin Elvan ve Burak Can’ın babaları.
Ankara’da AKP adayı Gökçek “4 siyasetçiye suikast yapılabilir” derken CHP adayı Mansur Yavaş’ın “Kente 100 silahlı adam geldi” iddiası.
Mansur Yavaş, Etimesgut ve Gölbaşı’nda suikast olabileceğini öne sürüyor.
Melih Gökçek, suikast yapılacak adları sıralıyor:
“Allah korusun Kılıçdaroğlu’na, Bahçeli’ye, Sarıgül’e, Mansur Yavaş’a suikasttan korkuyorum.”
Bu iki aday bu duyumları kimden aldı?
Hele hele Gökçek’in ad vererek açıklamasının arkasında ne olabilir?
Bu konuda Başbakan ve İçişleri Bakanı bir açıklama yapma gereğini duymadı!
Oysa bu iktidar 2002 yılında kimlerin oyuyla seçilmişti?
Umut arayan insanların, merkez sağın, demokrasiye umut bağlayanların...
DSP, DYP, MHP, ANAP, RP seçim barajının altına düştü, Meclis’e iki parti girebildi: AKP ve CHP...
Sadece MHP toparlandı, Meclis’e girebildi bir sonraki seçimlerde.
Bu ülkede demokrasi, barış, özgürlük, kardeşlik isteyenlerin tüm hayallerini, bu iktidar yıktı.
Bugün yerini baskıcı sivil bir rejim aldı...
Erdoğan ve cemaat, AKP’yi birlikte kurmadı mı?
Kurdu!
O zaman Başbakan’ın rüşvet ve yolsuzluk iddialarının ortaya çıkmasından sonra sinir küpüne dönmesinin sizce anlamı ne?
Eğer onlar haşhaşi, çete falansa, siz de öylesiniz, derler adama.
Çünkü ortaktınız, ortak!

***

Doğru, kimi yörelerde CHP’li, MHP’li, BDP’li seçmen güçlü adayı destekliyor AKP’ye karşı.
Bu kendiliğinden bir oluşum.
Pensilvanya’yla uzaktan yakından ilişkisi olmadığı için...
Gerekçesi şu:
“Bana baskı yapma, yaşamıma karışma, kırmızı çizgi çizip kutucukları dolduranları koruma, sadaka toplumu yaratma!”