Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nefret söylemi ve kurbanlar!

08 Mayıs 2016 Pazar

Can Dündar’a geçmiş olsun!

***

“Nefret söylemi”, şiddeti, zulmü destekleyen en büyük kaynaklardan biridir…
Adeta yaşayan bir organizma gibidir:
Hem zalimler tarafından kullanılır hem de zalimleri kullanır!

***

Nefret söylemi” mukaddes değerleri istismar eder:
Bir insana ya da bir gruba karşı, dinsel, mezhepsel, etnik, milliyetçi, siyasal, ideolojik, ahlakçı, cinsiyetçi bir “nefret” ifade eder.

***

Nefret söylemi” genellikle siyaset tarafından kullanılır…
Medya ile beslenir, büyütülür…
Sonunda tüm toplumu pençesine alır.
Nasıl sevgi, sevgiyi çoğaltırsa…
“Nefret söylemi” de başka “nefret söylemlerini” teşvik eder ve çoğaltır.

***

Türkiye’de, dinci Vakit gazetesinin birinci sayfadan fotoğraflarını basıp hedef gösterdiği Ahmet Taner Kışlalı, Ali Günday, Mustafa Yücel Özbilgin gibi kişiler, doğrudan nefret söyleminin kurbanlarıdırlar.
Bu gazete, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Bahriye Üçok gibi yazarlarını nefret söylemlerine kurban vermiştir.

***

Nefret söyleminin, dini, ırkı, milliyeti yoktur:
Örneğin 2011 yılında, Arizona’da ABD Kongre Üyesi Gabrielle Giffords bir silahlı saldırıya uğradı.
Giffords felç oldu, biri 9 yaşında bir kız çocuğu olmak üzere 6 kişi öldü.
Bölgenin polis müdürü bu eylemin bir “Zehirli bir siyaset ortamından kaynaklandığını” belirtti.
“Nefret söyleminin” Amerikan siyasetini de zehirlediği pek çok yorumcu tarafından dile getirildi.
Cumhuriyetçi Parti’nin 2008’deki Başkan Yardımcısı adayı, eski Alaska Valisi Sarah Palin, Giffords’un ismi üzerine hedef sembolü koyup “Nişan al” diye yazmış, yani onu açıkça hedef göstermişti.

***

Can Dündar da Cumhurbaşkanı tarafından “Hain” diye damgalandı; hedef gösterildi.
Türkiye’de nefret söylemi, AKP ve Erdoğan tarafından siyasette stratejik bir araç olarak kullanılıyor:
Bu söylem, artık sadece tüm toplumu zehirlemekle kalmıyor, bireylerin hayatlarını da doğrudan tehdit ediyor; onunla da yetinmiyor, tüm medyayı hedef alıyor.
Kurşunların ardından gelen mahkeme kararı da Can Dündar’la Erdem Gül’ü aşan, bütün medyayı kapsayan bir facia.
Türkiye’de ifade ve haber alma/verme özgürlüğü, aşağıdan tetikçilerin, yukarıdan da politikacıların ve mahkemelerin baskısı altında!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları