Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Evrim, robotlar, ‘kötü sonsuz’

05 Mayıs 2016 Perşembe

Pazartesi günü kısaca, genel olarak değindiğim “robotlaşma”, üretici güçler ve yok edici güçler konusuna devam ediyorum.

İnsanın evriminden robotlara
Geçen yılın bu konuyla ilgili ilginç filmlerinden biri Otomaton’da, insanlık yapay zekâlı, yeni işçi (daha çok köle) sınıfı olarak kullanılan robotlara karşı kendini koruyabilmek için robotların yazılımına “hiçbir robot kendini değiştiremez” protokolünü eklemiştir. Ancak robotlardan biri bilinçlenir, bu protokolü aşarak kendini değiştirir; böylece robotların özgürleşme, gelişme yolunu açar. Filmin bu bilinçli, robotla bilinçlenmeye başlayan robotları bularak imha etmekle görevli dedektif arasında geçen bence, en önemli sahnesinde, Robot “Biz sizin evriminizin bir ürünüyüz. Şimdi evrim süreci bizimle devam edecek...” diyordu. Bugünkü durum içinde, kendi hesabıma hâlâ bu mantığa bir cevap bulabilmiş değilim.
İnsanlığın robot, yapay zekâ üretme süreci hızla ilerliyor. Bu ilerleme, Google’un “DeepMind” bilgisayarının dünyanın en karmaşık strateji oyunu kabul edilen “Go”nun dünya şampiyonunu iki kez yenmesi yalnızca gelinen noktayı göstermiyor. Financial Times’dan Martin Ford’un işaret ettiği gibi, “sistem” kendini “üstün olma” (yenme) yönünde eğittiği için teknolojinin eninde sonunda egemen olacağını da gösteriyor.
Robot ve yapay zekâ üretme sürecinin hızla ilerliyor olması, bu ilerlemenin insanlığın ilerlemesi anlamına gelmeyebileceğini gösteren verileri daha şimdiden birikiyor. Pazartesi günü savaşlarda kullanılmak üzere otonom robotlar yaratma yarışından söz etmiştim. Robotların barış ortamında bile yok edici etkiler yaptığını görebiliyoruz. Robotlar, yalnızca sanayi alanında değil hizmet sektöründe de vasıfsız, düşük vasıflı işçilerin yerini giderek artan hızla alıyor. Bu süreç, giderek beyaz yakalı, yüksek vasıflı işçilerin çalışma alanlarını da etkilemeye başlıyor.
Bu sürecin, dünyanın nüfusu da artarken, daha önceki makineleşme dönemlerinde olduğu gibi, bu işsizleşmeyi emebilecek yeni işler yaratma kapasitesi yok. Kitlesel üretim, kitlesel işçi, kapitalizmin, önceki, şimdi krizlerini yaşayan, birikim modellerine ilişkin biçimlerdi.
Karşımızda toplumun giderek artan, bir kesimini dışlayan bir üretim tarzı var. Dışlanan işsizler, gizli işsizler kesiminin giderek artacak olan kesimi de giderek daha fazla “sadakaya” muhtaç bir konuma gelecek. Son 30 yıl içinde gelişen STK’ler “hayır kurumları” bu gelişmenin ilk dalgasını oluşturuyordu. Bu anlamda ne bir türlü krizinden çıkamayan kapitalist üretim tarzının ne de nüfusun büyük kısmını oluşturan çalışanlar (ve de çalışamayanlar) kesiminin önünde aydınlık bir gelecek var.

Ve kötü sonsuza
Ama sermaye, toplam hacmi 850 trilyon dolar düzeyinde dolaşan borç-türev piyasalarının (dünya ekonomisinin toplam hasılası yaklaşık 70 trilyon dolar) gösterdiği gibi büyümeye, büyüdükçe de spekülasyona kayarak asalaklaşmaya, daha fazla çalmaya (150 ülkede devlet “büyüklerinin çaldığı para 12 trilyon doları geçiyor”, Daily Beast, 05/03) devam ediyor. Global düzeyde şirket birleşmeleri ve edinimlerinin 2015 yılının 4.7 trilyon dolarla, 2007 yılını da aşarak tarihsel bir rekoru kırması (Wall Street Journal, 03/12/2015) merkezileşmenin hızlandığına işaret ediyor.
Diğer bir deyişle kapitalizmde, değişmeden büyüme, asalaklaşma belirtileri hızla artıyor. Bu durum, Hegel’in “canavarlaşma” ile ilişkilendirdiği “kötü sonsuz” kavramına uyuyor. Robotlaşma, yapay zekâ, bu “durum” içinde, bu durumun damgasıyla, kapitalizmin önceliklerine, rekabet etme, üstün olma arzusuna göre gelişmeye devam ediyor.
İnsanlığın geleceği açısından robotlaşmanın yapay zekânın risklerini, kazanımlarını kapitalizmin önceliklerinin dışından bakarak değerlendirmek gerekiyor. Bunun içinde “kötü sonsuza saplanarak canavarlaşan” bu üretim tarzından kurtulmak gerekiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları