Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Satın alınabilir ve doldurulabilir içi boş kafalar ülkesi

25 Nisan 2016 Pazartesi

Ortalık yıkılıyor: Yargıtay’da hâkimlerin Ergenekon davasını lime lime ettikleri ve mükemmel bir gerekçeli kararla, davayı pek çok yönden iptal ettiklerini okuyoruz. Daha dava sürerken alkış üzerine alkış tutturanların, ne yani Ordu darbeci değil mi sözleriyle davayı haklı çıkarmaya çalışan sürüngenler, Ergenekon ve darbe olayı var, ama kuruların yanında yaşlar yanmamalıydı diyen hukuk hokkabazlarına kadar bir sürüsü, şimdi de Yargıtay’ın kararını alkışlıyor...
O zamanlar Cemaatin (ve iktidarın tabii ki) kahredici ve mahvedici yargı kılıcı karşısında tir tir titreyenler... Biat edenler, boyun eğenler, yazılarında gizli-açık FG’ye referans verenler... Orduya vurulsun da nasıl vurulursa vurulsun.. yeter ki subaylar biçilsin, isterse suçsuz olsunlar gibi sapkın beyinlerinde sözde düşünce üretenler...

Satın alınan ‘saygınlıklar’
Tanrım hepsi ne kadar çoktular ve ne kadar da her yeri kaplamışlardı!
Tüm TV’ler.. Tüm gazete sayfaları, köşeleri... Akademia’nın sözde siyasi pek çok düttürüğü...
Paralar su gibi, köşelere on binlerce liralar olarak akıtılıyordu.. Otuz bin - kırk bin liralar, romancı kimliğinin “saygınlığına” sığınılarak genel yayın müdürlüklerinde ceplere konuyordu... Her birinin sırtından “inandırıcılık” satın alınıyor ve kamuoyuna pompalanıyordu! Bak onlar da yazıyorsa tabii ki doğrudur dedirtmek için.
Amerikancılar, casuslar, satın alınmışlar başrole çıkartılmışlardı!

Önce kendini yaz
Ne kadar karanlık bir 5-7 yıldı! Her şeyin doruğu yaşandı; yalanın, rezilliğin, kahpeliğin, hukuksuzluğun, destekçiliğin, onursuzluğun...
Z. Öz’lerin dibinden ayrılmayan sözde hukukçuları tanıdı bu dünya...
Dolayısıyla cinayetleri alkışlayanları da...
O dönemin şakşakçıları, bugün manşetler çakıyor, demeçler patlatıyor, yorumlar yazıyor hak yerini buldu manasında!
Tamam yaz tabii hak yerini buldu diye, yaz tabii ki nihayet gerçek bir şeyler.. ama önce kendini yaz, hangi entrikalar içinde kimliğini kaybetmiştin, veya hangi fikir kimliksizliğinin kurbanı olmuştun?.. Bunu yaz önce...

Yüzlerce makale kitap, ama yalan
Adam çok sayıda Ergenekon kitabı yazmış, yüz binlerce satmış, parasını kazanmış ama içinde, tek bir doğru yok. Şüphesiz ki siyasi koruma altında özel görevli. Yüzlerce makale döşemişler.. Hepsi yalan üzerine kurulu.
Yüzlerce konuşma yapmışlar televizyonlarda, içinde tek doğru olmayan...
Çevremiz böyle sahtekârlıkla yontulmuş mermer yüzlerden, kişiliksiz kimliklerden geçilmiyor.
Ortalık içi boş yüzler, kafalar kaynıyor.
Her zaman satın alınabilir ve sahipleri tarafından doldurulmaya hazır.

‘Bu cezalar infaz edilemez’
Ağustos 2013, Ergenekon davasını noktalayan yazımdan:
“Silivre’de bir katliam yaşandı.
Önce beş yıl süren bir hukuk ve adalet katliamı...
Ve onu izleyen bir insan katliamı..
Havada uçuşan cezalar, kesilen kollar bacaklar insan gövdeleri gözyaşları üzerimize yağıyordu.. insanlığın vicdanı paramparça havada uçuşuyordu..
Lanetler de, kararların ve siyasi davayı görenlerin ve güdüleyenlerin üzerine.. Bakalım bu lanet denizinden yüzerek karaya çıkabilecekler mi...”
“Bu iktidar icat etti, AKP - Fethullah ortak imalatı.. Burada hiç de karanlıkta olmayan bir çete var. Ergenekon iddianamesini, öncesi hazırlık sürecini izleyin, o karanlık çetenin ayak izlerini bir bir görürsünüz. Karşınızda aydınlıkta duruyorlardı.”
“..RTE, Fetocuları adaletin kirli siyasi işlerinde böyle kullanırken öte yandan da artık işleri bittiği için yeni anayasada adalet mekanizmasından onları silip süpürmeye hazırlanıyor.. Eee bu iş öyledir... Herkesin bir kullanım tarihi vardır (tabii bu iktidarın da kullanım süresi doldu dolacak).
Söyleyeyim: Bu cezalar infaz edilmez, edilemez.
Ne bu mahkemeyi ne de kararlarını tanımak mümkün.” (http://orhanbursali.blogspot. com.tr/2013/08/insan-katliam- veyagan- lanetler.html)

Yargının özgür eli değdi
Yargıtay Ergenekon davasını tanımadı. Hiçbir hukuk ve mahkeme tanıyamazdı. Siyaset yön değiştirmişti. Silivri yargılamalarını yapanları bu kez yargı önüne çıkartıyordu.
Yargının eli özgürdü. Hâkimliklerini yüzde yüz gerçekleştirebilecekleri bir dava vardı önlerinde.
Ve bunu yaptılar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları