Berkin Neyin Adı

13 Mart 2014 Perşembe

Bugün Berkin’lerin günü... Yürüyüşçüler arasındayım gazeteden bir grup arkadaşla. Şişli’den çıkap konvoya katıldıktan sonra 200 metre yürüyebildik ve 45 dakika sürdü. Şişli alanı mahşeri kalabalık. Üşüdüm, orada durdum, dönüp yazımı yazacağım.
Ama kalabalık ilginç. Yürüyüşün sonunu görünceye kadar oradayım. Çeşitli sol grupların bayrakları.. 15 yaş üstü gençler, kadınlar, kızlar.. Yukarıda işyerlerinden alkışlar.. Diri, dimdik, geleceğe bakışları kararlı.. Kentliyi oluşturuyorlar.. Gezi Direnişi’ne destek veren genç girişimciler, işyeri sahipleri, meslek sahipleri, avukatlar, doktorlar, şirketlerin sorumlu yerlerindeki dinamik yöneticileri kısmen vardı ama onları da katın. İş zamanı.
Toplumun en dinamik, hareketli kesimi, giderek büyüyor. İktidar ateş ettirse de üzerlerine, daha büyüyor! Bu genişlemeyi durdurması mümkün değil.

Vahşi saldırının adı
Berkin Elvan neyin adı? Vahşi bir siyasi saldırının. Hiç abartmasız.. Bunu saptayalım. Evet, katillik rolünü üstlenen polis(ler) ateş etti, Berkin ekmeğiyle vurulup düştü ve bir daha kalkamadı.. Polis geçmişte de katillik rolünü bol bol üstlendi. Polis kim? Eğer siyasi bir gösteri - dava söz konusu ise çevik kuvvet - terör polisi söz konusuysa, siyasetin adı. Şimdiki gibi cinayet işleyen polis ön plana çıkıyor. Polis, şüphesiz ki devletin öldürücü şiddetinin simgesi. Katillik bu noktada şüphesiz ki devletin kumandasıyla yürüyor..
Peki: Eğer iktidarbaşı, yani ülkenin siyasi sorumluluğunu üstlenen kişi, polis kuvvetlerine, “tek kişi ölmeyecek” emri verse, Berkin’ler ölebilir mi? Hayır, ancak rastlantılar ve özel ölümler olabilir.
Geçmişte de polis insanları öldürmedi mi, Metin Göktepe’den tutun daha eskilere kadar, gösterilerde gençlere- insanlara, hedef alıp ateş eden polisler olmadı mı.. Çok sayıda.. O zaman da, eğer siyasi sorumluluğu üstlenen başbakanlar, “kimse ölmeyecek, öldüren katil muamelesi görür” talimatını verseydi, kimse öldürülmezdi!
Ama hepsi, geri ülkenin geri ve şiddetten yana politikacısı, serbest bırakıyorlar polisi ki, “öldürür, dikkat!” dehşeti salsın ve kitleler korksun.. yürümesin.. protesto etmesin.. slogan atmasın... büyük kalabalıklar halinde toplanmasın.. “Dikkat polis öldürür, gelme, sus, konuşma..”

***

Polis öldürdü mü siyasiler genellikle suspustur ama belki de ilk kez bu cinayetlere sahip çıkan bir siyasi sorumlu var.. Polisim destan yazdı diyen, 8 kişinin öldürülmesi karşısında kılı kıpırdamayan..
Dahası: kurmakta olduğu diktacı, “ileri demokratik” olarak yutturduğu düzenini koruma görevini de destan yazan polisine verdi..
RTE’nin neye hazırlandığını anlayın artık.

Sandıkla Evire Çevire Dövme
RTE toplumu yönetemez bir duruma geliyor. Kentli karşısında zor durumda. Kentli kim? Dinamik, yaratıcı, üretici, RTE yönetiminde geleceğini karanlık gören milyonlar.
Ama o ise henüz sandığa güveniyor. Sandıktan çıktığım sürece her haltı yerim, her yasayı çiğnerim, anayasayı askıya alırım, polis şiddetini artırırım, her türlü yalanı siyaset için söylerim, kitleleri istediğim gibi aldatırım, 1’i 5, 10’u 100; olmayanı varmış gibi, olanı yokmuş gibi gösteririm.. Günde 5 nutuk atar, milletin kafasını yıkarım. Yolsuzluk yaparım, ihaleleri istediğime verir, oradan gelecekleri istiflerim..
Sandığımla, kentlerdeki milyonları döverim, hem de evire çevire.

Meşruiyeti Kim Belirler?
Sandık hep belirleyici değildir. RTE ve adamları bu gerçeği anlasalar toplumu buna göre dengeli yönetebilecekler ama bu yetenekleri sıfır.
İktidar, toplumu, yaşamı çığırından çıkarabilir.. Bugünkü gibi.
Kendisini desteklemeyenleri düşman belleyebilir. Bugünkü gibi.
Şiddet uygulayabilir, insanları öldürebilir. Bugünkü gibi.
Rüşvet, yolsuzluk, yönetici kadroyu sarıp sarmalayabilir, bir bataklık girdabına sürükleyebilir.. Bugünkü gibi...
Yasaları takmayabilir, keyfi yönetebilir...
Sonra da hâlâ, şu kısa süre içinde henüz, sandıktan da çıkabilir.
Ama şunu bilmezler hiç: Oradan çıksam bile, yaptıklarının hiçbiri meşru değildir ve orada meşru bir iktidar olarak oturmama izin vermez.
Çünkü bastırdığın, yok ettiğin yasalar ve hukuki düzen, senin sandığından her zaman, beş kat daha büyüktür.
Meşruiyetin salt sandık olduğunu sanan bütün siyasi teoriler iflas etmiştir.. Zaten öyle bir teori de yoktur ama her zaman, böyle bir teori varmış gibi davranan iktidarlar hep olmuştur.

Sokakları İnleten Sloganın Anlamı
Yazının başına dönüp bağlayalım..
Toplumsal hiyerarşinin öncelikle dinamik genç, eğitimli orta kesim, alt ile tepe arasında sıkışıp kalırsa öncelikle bu meşruiyet krizine dayanamaz. Sonra bu kriz giderek daha alt kesimlere iner, onların önemli bir kesimini sarmaya başlar.
Sandık meşruiyeti ile yasal-anayasal meşruiyet arasındaki kriz, eninde sonunda mutlaka çözülür.
Dün bu kesimin sesi dünyayı sarıyordu: Hırsız vaaaaar, katil vaaaaar.. Yukarıda anlattığım ikilemin dışa vurumudur bu..
Bu sesi duymayan başsorumlu ise dün iki şiir okudum hırsızlık mı yaptım diye, sandığın şimdilik diplerindekilerin kafasını ütülüyordu..
Ama bir süre daha ütüleyebilir, bunun farkındadır da yapacak bir şeyi yoktur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları